Süper Lig’de ilk maçında Ümraniyespor’a karşı oynayan Fenerbahçe rakibiyle berabere kaldı. Bu maçın hikayesini hazırlık döneminden başlatmak gerekiyor.
Fenerbahçe, Dinamo Kiev ile oynayacağı Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları münasebetiyle, yeni sezon hazırlıklarına 15 Haziran tarihinde başlamıştı. O tarihten kısa bir süre sonra Portekizli teknik adam Jorge Jesus’un İsmail Yüksek ile özel olarak ilgilendiğine dair haberler duymuştuk. Önce, geçtiğimiz sezonu formunun zirvesinde bitiren Miha Zajc, sakatlıktan dönmüş olsa da 21-22 sezonundaki performansıyla aşağı yukarı herkesi ters köşe etmiş ve kamuoyunun 11’de görse itiraz etmeyeceği ‘Portekizli’ orta saha Miguel Crespo varken neyin nesiydi bu İsmail Yüksek ilgisi diye düşündürmüştü. Ardından gelen hazırlık maçları ise Jesus’un İsmail Yüksek ile özel olarak ilgilendiği haberlerini doğrular nitelikteydi. Oyun kurulumunda gerçekten önemli bir rol vermişti ona.
Fenerbahçe rakibi karşılayan dizilişinde defans çizgisini 4’lü kuruyordu, bu 4’lü futbol severlerin malumu bir dörtlüydü zaten; iki stoper, sağ bek Osayi ve sol bek Ferdi. Oyun kurarken ise bu 4’lünün bekleri bazen orta saha çizgisine basıyor bazen o çizgiyi dahi geçiyordu. Bu sırada iki stoper sağa ve sola açılıyor, İsmail’in görevi başlıyordu. Açılan stoperlerin arasına giren İsmail Fenerbahçe’nin oyun kurulumundaki ilk çizgisini oluşturuyordu. Bu hattın önüne gelen bir diğer orta sahayla birlikte 3 +1 görüyorduk; rakibin baskısına bağlı olarak oyun kurulumuna yardıma inen beklerle beraber zaman zaman bu formatı asimetrik bir 3+2 ya da herkes yerli yerinde 3+3 şeklinde izliyorduk.
Tabii 14 Temmuz’da takıma katılan Willian Arao ile birlikte, muğlak birkaç soru da cevabını buldu. Willian Arao’nun alameti farikasının stoperlerin arasına girip topu oradan dağıtması olduğunu daha önce oyuncuyu izlemiş, oyuncuya hakim kişilerden dinlemiştik. Jorge Jesus İsmail Yüksek’e biçtiği rolde; esasında takımı Arao’ya hazırlıyor, aynı zamanda Arao’nun yedeği İsmail’i hazırlıyor ve hatta Arao’nun önünde oynayacak 3+1’in 1’i olarak düşünülen İsmail’i hazırlıyormuş.
20 Temmuz. İlk Kiev maçı. Willian Arao takıma katılalı sadece 1 hafta olmuş ancak ilk 11’de, önünde de İsmail. Kimse yerini yadırgamadı. Arao ve İsmail oyun kurulumunun ilk fazını kotardı gözüktüler. İkinci Kiev maçı, yine Arao stoperler arasında top dağıtıyor, yine İsmail Arao’nun önünde fakat ismail ikinci devre kırmızı kart ile oyun dışı.
Slovacko maçı; bu kez İsmail yok, Zajc 11’de, Arao da her zamanki yerinde. Sistem çalışmaya devam ediyor.
Ve Ümraniyespor maçı. Şimdi de Arao yerinde değil!
Hazırlık dönemi + 3 resmi maçta takımını hazırladığının dışında bir şey yaptı Jesus. Arao yeniden 11’deydi ancak stoperlerin arasına gelip top dağıtmıyordu, yani oyun ondan başlamıyordu artık. Fenerbahçe uzun vuruyordu. Oyun öndeki ikilisinden, Joshua King ve Enner Valencia’dan başlayacaktı; eğer topu hayal edilen sıklıkta indirebilselerdi.
Dönem dönem yine Arao’yu stoperler arasında görmedik mi? Gördük. Fakat onu orada gördüğümüz anlar daha çok panik anlarıydı. Misal, Ümraniyespor’un ilk golünden sonra.
Uzun vurulan bu senaryoda oyuna sonradan giren (aynı anda) Serdar Dursun ve Mergim Berisha İkilisi sahadaki oyuna daha uygun olmazlar mıydı -Serdar Dursun olmazdı diyemem- sorusu ayrıca sorulabilir.
Jorge Jesus tüm hazırlık dönemi boyunca kurguladığı oyunu ligin ilk maçında neden değiştirdi?
Bu soruyu düşündükçe aklıma gelen iki popüler cevabı sıralamam gerekirse:
İlk olarak daha zayıf ihtimal olan cevabı söyleyeyim. Jorge Jesus ve ekibinin Willian Arao’yu yine 11’de başlatıp ancak her zamankinden farklı bir rolde oynatarak rakibinin kafasını karıştırmak istemiş olabilir. Rakibinin, ‘rakip analizini’ bozmak istemiş olabilir.
İkinci ve daha kuvvetli gözüken ihtimal ise dün akşam sahada fazlasıyla zuhur etti. Maça başlayan savunma 4’lüsü ilk defa birlikte oynuyordu. Sol bekte alıştığımız ferdi sağ bekte, Osayi yedekteydi. Sol stoper Attila Szalai, sağ stoper ise ‘evlere şenlik’ Gustavo Henrique’ydi. Ve Fenerbahçe formasıyla ilk maçına çıkan Luan Peres sol bekteydi.
Jesus’un plan değişikliğine bekler özelinde bakılırsa, bu beklerin ligin ilk maçına kadar süre gelen dönemde Fenerbahçe’nin oynadığı oyunun bekleri olmadığı kolayca anlaşılıyor. Luan Peres bir Ferdi değil, daha çok savunmada stoperleri üçleyen bir stoper gibiydi. Orta sahaya çizgisine basmıyor, orayı geçmiyordu. Ferdi ise ona verilen görevi her zamanki gibi vasatın üstünde yerine getiriyordu, orta saha çizgisine basıyor, orayı dahi geçiyordu. Bu şablonda da Willan Arao yine stoperlerin arasına girip oradan top dağıtamaz mıydı? Bu soru da bizi doğrudan Jesus’un plan değişikliğini stoperler özelinde incelemeye itiyor. Sol stoper Szalai, ortalama bir stoperden beklediklerinizi istikrarlı bir şekilde karşılayan, bunun yanında ayağına da güvenebileceğiniz bir stoper. Ayrıca Szalai Jesus’un kurguladığu 3+1’in ikincil top dağıtıcısıydı. O bu oyunu hayli hayli oynardı. Ancak sağ stoper Gustavo Henrique…
Bu maç Henrique’nin ikinci maçıydı. Henrique’nin Fenerbahçe formasıyla çıktığı bu iki maçta bize gösterdiği; oyun kurulurken Arao’ya, Szalai’ye, beklere, 3+1’in 1’ine baskı geldiğinde açıkta kalan tek oyuncu olan stoperin ayağına rahat rahat güvenemeyeceğinizdi. Diğer bir handikapı ise oyuncunun hızıydı. ‘Fenerbahçe seviyesi’ için oldukça yavaş kaldı. Bu durumda Jesus’un farklı bir oyunu tercih etmesi anlaşılabilirdi.
Sonuç:
Ali Koç’un Ümraniyespor maçı sonrasında yaptığı açıklamalara şöyle bir göz attım, evet 4-5!
“Planlama, tamamen hocanın arzu ve direktifleri çerçevesinde gerçekleşiyor. Buraya gelmeden önce 4-5 diyordu, ama bir buçuk ay takımla geçirince, ve bazı fırsatlar da çıkınca onları değerlendirmek istedik.”
Ali koç transfer politikalarını bu cümleler ile açıkladı. Aslında bu 4-5 rakamı Jorge jesus’un imza töreninde de dillendirilmişti. Ama gelinen son noktada bu 4-5 rakamı ikiye katlanmış, hatta o sayının da fazlasında oyuncu transfer edilmiş durumda.
Fenerbahçe‘nin dün geceki Ümraniyespor maçı performansı; gerek oyun tercihi, gerek oyuncu tercihleri Jorge Jesus’un takıma katılmasıyla oluşan kadro şişkinliğinin yol açtığı kafa karışıklığının sahaya tezahürüydü adeta.