Sahasındaki Giresunspor karşılaşmasına, Fenerbahçe galibiyetini taçlandıma ve sahip olduğu seriyi uzatma amacıyla çıkan Beşiktaş, 90 dakika sonunda sahadan istediğini alarak ayrılan taraf oldu. Derbinin yıldızı Nathan Redmond olunca belli ki, teknik direktör Şenol Güneş haftayı İngiliz yıldıza takım içinde yer açmayı düşünmekle harcamış ve çareyi 4-2-3-1’e dönmekte bulmuştu. Ghezzal’ın dönüşüyle sağ kanat sahibini bulduğundan Redmond forvet arkası pozisyonunda maça başladı. Esasen, siyah-beyazlıların ilk devrede Aboubakar’ın tabiri caizse dellenip maçın şeklini tek başına değiştirdiği son bölüme kadar sahada efektif gözüktüğünü söylemek zordu. Giresunspor, yarı alanında beklemeyi seçmemiş ve topun olduğu yerde baskıyla Beşiktaş’a oyun kurdurmamayı amaçlamıştı. Açıkçası bu planda başarılı da oldular. Pasla çıkıp organize olamayan Beşiktaş, çoğu zaman uzun toplara başvurunca topun hakimiyetini bir türlü eline geçiremedi. Cenk Tosun’un sakatlandığı dakika, aynı zamanda Beşiktaş’ın oyun şeklinin de değiştiği dakika oldu. Bu dakikada Cenk kenara gelip Gedson sahaya sürülünce siyah-beyazlılar da Redmond’ın sol kanadı devralmasıyla 4-3-3 dizilişine geçiş yaptılar.
Bu formasyon orta alanda +1 pas opsiyonu doğurduğu için siyah-beyazlılara topa sahip olma konusunda katkıda bulundu. Yenik durumda olmasına rağmen rakibine üstünlük kurmakta zorlanan Beşiktaş, önce kazandığı penaltıyla skoru eşitledi sonrasında Aboubakar’ın şapkadan tavşan çıkaran golüyle üstünlüğü ele aldı. 10 maçtır kötü giden Giresunspor’un, bu tip bir şokta oyuna yeniden tutunma konusunda sıkıntı yaşaması doğal sayılır. Konuk takım ikinci yarıya kalabalık hücum etme hevesiyle başladı ama bu durum aynı zamanda geçen hafta benzer bir şekle bürünen maçta şov yapan Redmond, Aboubakar gibi oyuncuların ekmeğine yağ sürmek demekti. Üçüncü golü gelişimiyle birlikte izleyenler söylediğime hak vereceklerdir.
İkinci 45 dakikayla alakalı olarak dikkat çekmemiz gereken nokta, 75’ten sonra Şenol Güneş’in formasyonu bir kez daha değiştirmesi olmalı. Bu dakikada Maxim’in oyuna dahil olmasıyla; defansın önünde Necip – Gedson ikilisinin, forvet arkasında ise Rumen futbolcunun görev aldığı 4-2-3-1 dizilişine dönüş yapıldı. Önceki haftalarda da yazmıştık. Şenol Güneş’in kafasındaki bir numaralı diziliş “10 numaralı” 4-2-3-1. Tecrübeli çalıştırıcı işbaşı yaptığı günden bu yana dizilişi efektif biçimde uygulatma konusuna kafa yoruyor. Ne var ki, eldeki oyuncu tipiyle durum saha içinde zaman zaman açmaza dönüşüyor. Kadroda o pozisyonun gerektirdiği özelliklere haiz tek bir oyuncu var, o da Alexandru Maxim. Maxim’in içeride olduğu durumda ise kadrodaki defansif orta sahalardan hangi ikisini koyarsanız koyun “ısırganlık” diyeceğimiz ikili mücadele ve top kazanma anlamında bir zaaf oluşuyor. Bu nedenle, işin yaratıcılık kısmını her iki kanatta Redmond ve Ghezzal’in omuzlarına yükleyerek 4-3-3’te ısrarcı olmak, bugün için akla en yatkın olan tercih gibi görünüyor. Tabi bu durumda Cenk Tosun – Aboubakar ikilisinin dönüşümlü oynama gibi bir zorunluluğu olacak. Uzun lafın kısası, takımın kadro mühendisiliğinde bir hata varmış gibi görünüyor ve bu arızayı yaz transfer döneminden önce çözmek pek kolay değil.
Ligde parlak bir seri yakalayan Beşiktaş’ın, alabileceği maksimum puanı alarak ligi mümkün olan en üst noktada bitirmek gibi bir hedefi var. Avrupa’dan uzak kalmak Beşiktaş büyüklüğündeki bir takımın üst üste katlanabileceği bir sıkıntı değil. Bu nedenle, siyah-beyazlıların her maça final havasında çıkması, kazanarak yola devam etme mecburiyetini de beraberinde getiriyor. Şenol Güneş ile birlikte bir çok oyuncunun formunun yükselişe geçmiş olması bu noktada Beşiktaş taraftarını umutlandırıyor. Redmond, Aboubakar, Cenk Tosun, Mert Günok, Masuaku ve Colley bir çırpıda akla gelen isimler. Giresunspor maçı özelinde ise Aboubakar, Colley ve Masuaku gerçekten ortalama üzeri performanslara imza attılar. Açıkçası defansif ve ofansif bakımdan orta alan merkezindeki arıza olmasa bu takım bambaşka bir şekle bürünürdü.
