16.haftanın erteleme maçında yoğun yağış altında Rizespor deplasmanına çıkan Beşiktaş, kağıt üzerinde zor görünen bu maçı genç yıldızı Semih Kılıçsoy’un parmak ısırtan performansıyla kolay kazandı. Geçtiğimiz haftaya nazaran takımda 4 değişiklik yapan Serdar Topraktepe, Amir’i 8 numaraya döndürüp defansın önünde Demir Ege’yi kullanarak bence doğru olanı yaptı. Geçtiğimiz hafta bu konuya değinmiştik. Ön libero mevkiinde mücadeleci bir oyuncu kullanıldığında iki 8 numaradan çok daha fazla verim alınabiliyor. Her ne kadar bahsettiğimiz oyuncu tipinin tam karşılığı Demir Ege olmasa da (ki genç oyuncu da alt yaş gruplarında çoğunlukla 8 ve 10 oynuyordu) Amir – Gedson ikilisi ile Beşiktaş’ın üretkenliği artı. İşin aslı, siyah-beyazlıların içeride başka dışarıda başka görüntü vermelerinin nedenleri iyi analiz edilmeden bir başka deyişle teşhis düzgün konulmadan yapılacak tedaviler başarıya ulaşamaz. Baktığınızda Beşiktaş son üç iç saha maçında 3 mağlubiyetle puan alamazken, son 3 dış saha maçında 7 puan toplamış. Bunun bir sebebi futbolculardaki özgüven kaybı nedeniyle kendi seyircileri önünde ortaya çıkan performans anksiyetesi. İkinci ve daha önemli sebebi ise içeride kapanan takımları açacak hücum organizasyonlarına ve bu organizasyonları uygulayacak kaliteye sahip olmaması. Beşiktaş deplasmanına gelen takımlar defansif tedbirleri ön plana aldığından bugün Rashica, Semih, Gedson’un bulduğu derin boşlukları vermiyorlar. Bu durumda kilidi açmak Beşiktaş’ta pek de mevcut olmayan yüksek pas kalitesine ve hücum setlerine kalıyor. Henüz tribünde oturmasına rağmen oyuncular üzerinde etkisini hissettiren Fernando Santos’un organizasyonel problemlerin üzerine ivedilikle eğileceğini düşünüyorum. Çözmesi de muhtemeldir. Eksik kaliteyi tamamlamak da yönetime düşüyor. Fernando Santos’un imza töreninde yapılan konuşmalardan anlaşıldığı üzere bu konuda da dikkate değer adımlar atılması beklenebilir. 11 Ocak’tan itibaren bu hamleleri görmeyi bekleyeceğiz.
Maçın yıldızı Semih Kılıçsoy kendisine özel bir paragrafı hak ediyor. Genç futbolcunun son üç maçta yaptığı etkiye ve saha içi aksiyonlarına baktığınızda gerçek bir yıldızın doğmakta olduğunu görüyorsunuz. Hatay maçında attığı gol ve Rize’deki ikinci golü, İngilizlerin “fox in the box” dediği türden oyuncuların koklayıp atabileceği goller. Kasımpaşa maçındaki golü hem kontratak futboluna da yatkın oluşunu hem de vuruş kalitesini gösteriyor. Bugün Rize maçında gezgin forvetler gibi kendini ceza sahası dışına atıp golü uzaktan buldu. Cenk Tosun’a yaptığı asist ise fizik kalitesini ve yere ne kadar sağlam bastığını gösteren bir done. Bu kadar fazla özelliği bünyesinde barındıran bir futbolcunun, müthiş bir özgüvenle sahaya çıkıp 7 maçtır kaybetmeyen ligin dişe dokunur takımlarından birine karşı maça ağırlığını koyması çok çok önemli. Bu durum yıldız futbolcuların doğuşunda gözlemlediğimiz ve nadir gerçekleşen bir olay. Her ne kadar Arda Güler özelinde yakın zamanda şahit olduysak da Türk futbolu açısından bu tür futbolcuların sayısının artması bizi her zaman sevindirmeli.
Rizespor maçıyla birlikte siyah-beyazlılar ligin ilk 19 maçlık bölümünü tamamladı. Bu ilk bölümde sahip olunan 1.68’lik puan ortalaması elbetteki Beşiktaş kalibresindeki bir takım için yeterli değildi ve bu tablonun sonucu camia içinde çalkantılarla, sık gerçekleşen hoca değişimleriyle kendisini gösterdi. 1.68 öyle kötü bir puan ortalaması ki, Beşiktaş’ın lig genelinde 2.00 puan ortalamasına erişmesi için ikinci 19 maçlık bölümü 44 puanla kapatması gerekiyor. 13 galibiyet, 5 beraberlik, 1 yenilgi veya 14 galibiyet, 2 beraberlik, 3 yenilgi. Bu arada 2.00 puan ortalaması iyi bir performansa işaret etmekle birlikte Süper Lig’de şampiyonluğa yetmeyen bir ortalamadır. Bunları neden yazıyorum? Geçmişin hatalarına düşülüp ikinci 19 maçlık bölümdeki olası zihinsel değişimin heba edilmemesi için. Beşiktaş camiası bu 19 maçlık periyodu bir geçiş dönemi olarak kabul etmeli ve Fernando Santos’a rahat çalışabileceği alanı açmalı. Tecrübeli hoca kendisine zaman tanındığında etkisini hissettirecektir. Bu tecrübe ve bilgiye sahip. Ligin ikinci yarısında ne olursa olsun, kendi takımını kurup kampını yapmadan Santos’un notunu veremeyiz.