Beşiktaş’ın sahasında Antalyaspor’u konuk ettiği karşılaşmanın analizine son haftalarda yaptığımız gibi ilk yarı gol beklentileriyle başlayalım. Siyah-beyazlılar, geride kalan haftalar göz önüne alındığında en iyi xG istatistiğine imza attı ve ilk devreyi 0.52 gol beklentisiyle tamamladı. Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğimizde Antalyaspor’un gol beklentisini 1.50 olarak görüyoruz ki, Beşiktaş deplasmanına gelen bir Anadolu takımı için bu rakam gayet tatminkar. Zaten ilk yarının skoru da 0-2 Antalyaspor lehine oldu. Buradan ne çıkarmalıyız? Elbette Beşiktaş’ın, biraz oyuna çıkmaya ve rakip sahada oynamaya niyet ettiğinde kendi alanında verdiği açıkları ve savunma zaaflarını. Bilhassa 4-2-3-1 sisteminde ve Al Musrati yokken.
İlk yarıyı 2-0 geride bitiren Beşiktaş’ta defansın önündeki Gedson – Amarey ikilisinin oyun kurulumundaki pasif görüntüsü Fernando Santos’u da rahatsız etmiş olacak, ikinci 45 dakikaya Rashica’yı sağ iç koridora çekerek 4-3-3 düzeninde başladı. İkinci yarının başlama düdüğü üzerinden henüz 14 saniye geçmişti ki, Rashica’nın pasında Muci skoru 2-1’e getirerek, siyah-beyazlılar açısından umutları yeşertti. Sanıyorum takımı devreye 2-0 geride giren herhangi bir teknik adama o an en büyük dileğini sorsanız, “ikinci yarı başında gol atmak” dışında bir cevap almanız pek olası değil. Bu gol de geldikten sonra kalan dakikalar için oyunun seyri aşağı yukarı belli oldu. Beşiktaş, oyunu rakip yarı alana yıkmaya çalışacak, Antalyaspor da kontradan rakibini avlamaya oynayacaktı. Oyunun seyrine baktığımızda Beşiktaş’ın bu sezon rakip ceza sahasında en fazla topla buluştuğu maçı (43 kez) oynaması elbette sürpriz değil. Maçın bitiş düdüğü çaldığı anda Beşiktaş adına sahada Rashica, Semih, Muleka, Muci ve Aboubakar aynı anda bulunuyordu. Bu durum hamle anlamında Santos’un risk almaktan çekinmediğini gösteriyor. Temdit penaltısı golle sonuçlansa Portekizli teknik adam 2-0 geriye düştüğü maçtan pek de bir işe yaramayacak beraberlik çıkarmayı başaracaktı. Tabi bu noktada “bir işe yaramayacak” tespitini puan durumu bakımından yapıyoruz. Yoksa Beşiktaş takımının özgüven anlamında böyle bir geri dönüşe ihtiyacı olduğu aşikar.
Yıllarını Türk futbolunu izleyerek geçirmiş bir futbolsever olarak, geçmişten bugüne Beşiktaş maçlarında yaşanan absürtlükleri hatırlayınca Rashica’nın penaltısına çok da şaşıramıyorum. Hakemden (Ahmet Akçay) gol yiyen takım olarak tarihe geçen siyah-beyazlı takımın maçlarında daha önce Donk’un ikinci topu alıp maç topuna fırlatması, Van’daki smaç anı, Ayhan Akman’a yapılan ve bugün bile konuşulan verilmemiş penaltı pozisyonu, Pancu’nun kaleye geçtiği efsane Fenerbahçe derbisi gibi olaylar çoktur. Bu akşam bu anlara bir yenisi eklendi. 2-1 gerideki Beşiktaş’ta son dakika kullanılan korner için kaleci Mert Günok rakip ceza sahasına gidiyor, gelen ortaya kafa vuruyor, vuruşu Antalyaspor stoperi koluyla çeliyor, VAR’dan penaltı kararı çıkıyor. Penaltıyı kullanan Rashica’nın destek ayağı kayınca belki de isteyerek yapamayacağı biçimde topa çift vuruş yapıp golü atıyor. Burada Rashica’nın topa tek vuruş mu yaptığı yoksa iki kez mi dokunduğu görüntülerde muallak ama kale arkası tekrar çekiminde topun dönerek ve hızını kaybederek kaleye gitmesi çift vuruş yapmış olma olasılığını arttırıyor. Netice itibariyle Beşiktaşlıların torunlarına anlatacakları yeni bir maç anısı oldu. “Keşke olmasaydı” dediklerini duyar gibiyim.
Karşılaşmayı 1.46 gol beklentisiyle tamamlayan Beşiktaş, oyun anlamında ikinci yarı istenen ve özlenene yakın bir görüntü verdi. Tabi skor dengede olsa aynı maç oynanır mıydı veya aynı gayret görülür müydü orasını bilemeyeceğiz. Maçı toplam 18 şutla tamamlayan siyah-beyazlı takımda üçüncülük hedefinin yavaşyan flulaşmaya başladığını belirtmek gerekiyor. Bugün itibariyle Türkiye Kupası daha da fazla önem kazanmış durumda. Bir yandan hocanın takımdaki diziliş ve kadro arayışları sürerken, bir yandan da Beşiktaş yönetiminin olası bir kupasız sezon sonunda nasıl bir hareket tarzı benimseyeceği merak ediliyor. Beşiktaş’ın yakın geleceği için kupa çok belirleyici olacak.
