Cem Arber
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Beşiktaş
  4. Olmuyor ve olmayacak

Olmuyor ve olmayacak

Başakşehir - Beşiktaş maç sonu
Başakşehir - Beşiktaş maç sonu
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beşiktaş, 31.hafta maçında konuk olduğu Başakşehir deplasmanına yine arayışla başladı. Teknik direktör Fernando Santos; 4-3-3 dizilişinde sahaya yaydığı takımında sağ kanadı Ghezzal’a, ileri ucu Aboubakar’a emanet ederken, orta alandaki üçlüyü Gedson – Rashica – Muci üçlüsünden kurdu. İki bek mevkiinde ise Svensson ve Zaynutdinov tercih edilmişti. Maça kontrollü başlayıp, kontrollü sürdüren siyah-beyazlılar, ilk devreyi duran top sonrasında gelişen bir pozisyonda Colley’in ağlarla buluşturduğu top neticesi 1-0 önde tamamladılar ancak skordaki üstünlük sahadaki oyuna çok fazla yansımadı. Fikrimce, buradaki önemli nokta, orta alan yapılanması. Göbekteki üçlüden Muci ve Rashica orjin olarak merkez orta saha oyuncusu değilller. Gedson da oyun kurulumu açısından zaafları olan bir futbolcu. Santos, muhtemelen oyun kurulumunu dinamik oyuncularla yapmak istiyor ancak Muci bu bölgeye gelince ilk yarıda Beşiktaş’ın rakip yarı alanda pas başarısı %30’lar civarında kaldı. Beşiktaş adına Muci’nin rakip kaleden uzaklaşması demek hücum organizasyonlarının da aksaması anlamına geliyor. Kadroya baktığımızda; Salih gibi Oxlade-Chamberlain gibi Demir Ege ve Amartey gibi opsiyonlar gözüküyor ancak bu oyuncuların hiçbirinden beklenen orta saha verimi alınamadı. Bu anlamda yalnızca Al Musrati mevcutlardan ayrılabilir. O da istikrarı henüz yakalayamadı.

İlk devreyi 1-0 üstün tamamlayan siyah-beyazlılar, koskoca ikinci yarıya maçı 1-0’a bağlamak için çıkmış gibilerdi. “Sakınan göze çöp batar” misali, bu ucuz stratejinin cezasını 90+5’te yedikleri golle çektiler. Beşiktaş takımında Ghezzal ve Aboubakar dışarı alınınca hücum kalitesi gözle görülür oranda düştü. Bu oyuncuların kadronun gediklisi olmaları bakımından yapılacak bir değerlendirme, kulübün bu sezonu nasıl heba ettiğinin bir göstergesi sayılabilir. Düşük kadro kalitesine, ismi büyük zihniyeti küçük Fernando Santos gibi bir hocayı eklerseniz hedeflerden uzaklaşmanın sebebini de anlamış olursunuz. Bu kulüp feda sezonları yaşadı, menemen muhabbetlerine konu oldu ama hiçbir zaman sahada bu kadar edilgen gözükmedi. Süper Lig’in yedincisi durumundaki rakibine karşı bütün bir maç topa %29 sahip oluyorsan, 16.dakikada gol atıp kalan zamanda skoru korumaya çalışıyorsan ve ismin Beşiktaş ise ortada ya idari ya teknik bir yanlış vardır. Bugün itibariyle herkes yanlışın nerede olduğunu biliyor ama sanırım sezon sonuna kadar kimse yüksek sesle dillendirmeyip fısıltı gazetesinden yayın yapmaya devam edecek. Beşiktaş’ın başında 12 maça çıkan Santos’un bugün itibariyle puan ortalaması 1.25 ve mağlubiyet sayısı, galibiyet sayısından fazla. Evet, Beşiktaş kadrosu kötü bir kadro ama Portekizli ne zaman oyuna müdahale etmeye kalksa siyah-beyazlı takım sahada geriye gidiyor. Açıkçası 12 maçlık bir dönemi teknik adam değerlendirmek için yeterli bir süre olarak görmem ama Santos için “olmuyor ve de olmayacak gibi” şeklinde düşündüğümü de gizleyemem. Her şeyden önce işini iyi yapan bir teknik adamın Amartey gibi Muleka gibi oyunculardan maçı kurtarma anlamında sahada pek bir şey alamayacağını bugüne kadar görmesi gerekirdi.

Beşiktaş yönetiminin kadroyu takviye etmek için sıkı çalıştığı bilgisi kulağımıza geliyor hatta bugünden prensip anlaşmasına varılan iki oyuncu olduğunu biliyoruz. Öte yandan sezon sonu için bu arayışlara bir teknik adamın da eklenmesi gerektiğini düşünenlerin sayısı günden güne artıyor. An itibariyle Santos’un karnesi yerden yere vurulan Valerien Ismael’in bile fersah fersah gerisinde. Gerçekleşme ihtimali günden güne artan bu durum karşısında yönetim kurulunun bu kez ince eleyip sık dokuması gerekecek çünkü Beşiktaş takımının içine girdiği bu durum Avrupa’da kulübe bakışı dahi olumsuz etkileyecek nitelikte. Teknik adam değirmeni misali isimler bir bir öğütülürken, ciddi teknik adamların buraya gelip çalışmayı “kariyerlerini riske atma” olarak görme ihitmali güçleniyor. İşin gerçeği ciddi ve iyi yönetilen kulüpler bu kadar sık teknik adam değişimine gitmezler. Beşiktaş, bu sezon aldığı kararlarla maalesef ciddi yönetilen bir kulüp olma imajını epeyce zedeledi. Sezon sonunda bir teknik adam değişimi yaşanacaksa, mutlak ve mutlak hücum futbolunu benimseyen ve bunda başarılı olan bir isme gidilmeli. Yaldızlı bir isim olmasına gerek yok.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir