Diyagonal yazarı Zeynep Tutulkan, Diyagonal Dergi’nin 2.sayısına özel Türk sporunun önemli simalarından Süleyman Seba‘yı kaleme aldı.
Diyagonal Dergi’nin 2.sayısını tamamen ücretsiz okumak için tıkla!
SEMTİN İHTİYAR DELİKANLISI
Süleyman Seba; Futbolcu, spor yöneticisi, MİT mensubu ve Beşiktaş’ın 30. Başkanıdır diyebiliriz. Süleyman Seba, bu misyonlarının dışında adaletin, dürüstlüğün, bağlılığın da bir sembolü haline gelmiştir. Futbolda çeşitli şeyler dönerken, ‘‘Futbol sadece şampiyonluklara sevinmek değildir. Bunu belli değerlere sahip çıkarak yaşamaktır. Biz, ‘şerefli ikincilikler’ de yaşadık. Toplum bunları şimdi anlıyor. O zaman bunlara gülenler vardı. Şimdi ben hepsini hayretle izliyorum. Zamanın haktan yana olduğunu görmek en büyük sevincimdir.’’ Diyerek de karakterinden asla ödün vermemiştir. Eee sonuçta Beşiktaş’ın Onursal Başkanı olmak öyle kolay zanaat değil…
BİR KÖPEK ISIRIĞI HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Süleyman Seba 5 Nisan 1926’da Sakarya’nın Hendek ilçesinde dünyaya geldi.
Soğuksu Köyü’nde bir köpeğin onu ısırmasıyla babası Rıza Bey, oğlunun kuduz olma ihtimaline karşı onu apar topar İstanbul’a getirdi. Bu ne kadar kötü bir olay gibi gözükse de her şeyin çok farklı olacağı belliydi.
Rıza Bey oğlunun daha iyi bir eğitim almasını isteyerek onu kardeşi Fatma Hanım’a emanet edip döndü. Süleyman Seba, Beşiktaş Akaretlerdeki ilkokulda öğrenim hayatına başladı. Başarılı bir öğrenci olan Seba’yı ilkokulun ardından, Rıza Bey, dönemin en iyi okulu olan Mekteb-i Sultaniye (Galatasaray Lisesi) göndermek istedi. Seba’nın hayali ‘Kabataşlı’ olmaktı. Babasının zoruyla Galatasaray Lisesine yazıldıysa da bir sene sonra hayali olan Kabataş’a geçti. İlk iş olarak da hayatını adayacağı futbol için, ilk adımı atarak Kabataş Erkek Futbol Takımı’na yazıldı.
Hayalleri uğruna varını yoğunu ortaya koydu. Bu azmi elbette ki karşılıksız kalmadı ve Beşiktaş Genç Takımı’na girdi. Her zaman ağabeyi olarak gördüğü ‘Baba Hakkı’ ile de burada tanıştı.
Beşiktaş forması giydiği yıllarda, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni kazandıysa da, eğitimine devam etmedi. Kanı futbolla kaynayan Seba, 1946 yılında, 20 yaşındayken Beşiktaş A Takımına yükseldi.
Seba, A Takım ile çıktığı ilk maçında Fenerbahçe’ye ilk golünü attı. Beşiktaş bu maçta mağlup da olsa, Seba’nın ışığı yavaş yavaş parlamaya başlamıştı. Süleyman Seba, aynı sezon Milli Küme’de ilk şampiyonluğunu da yaşadı. Beşiktaş’taki ikinci yılında, 1947-48 sezonunda 14 maçta kaydettiği 8 golle takımın en golcü ikinci ismi oldu. 1949-50 sezonunda ise kariyerindeki ilk İstanbul Ligi Şampiyonluğu’nu elde etti.
12 yıl Beşiktaş formasını giyen Süleyman Seba, 1947 yılında İnönü Stadı’nın açılışında oynanan Beşiktaş-AIK maçında ilk golü atan futbolcu olarak Beşiktaş’ın tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
Birçok başarıya imza atan Seba, 1954 yılında, vatani görevini yapmak için askere gitti. Ordu Milli Takımına giren Seba, burada çıktığı bir maçta sakatlandı. İstanbul’a döndüğünde sakatlık onun peşini bırakmadı ve menüsküs nedeniyle, 28 yaşında futbol kariyeri sona erdi.
‘’Beşiktaş sevgisi, sevgilerin en güzelidir. Zor dönemlerde sadece taraftarın desteği yetmez, yöneticilerimizin de fedakâr taraftarımızın bu desteğine uygun davranışlar içinde olmaları gerekir’’
Süleyman Seba, futbol kariyerinden sonra çeşitli işler yapsa da ölümle yaşamı ayıran çizgi Seba ile Beşiktaş’ı ayıramadı. Seba, 1957 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne üye oldu. Bundan tam 6 yıl sonra başkanlığa Hakkı Yeten’in geçmesiyle ilk kez yönetim kuruluna katıldı.
Süleyman Seba, 1970’lerin ortasında Beşiktaş’ın genel kaptanı oldu. 1984 yılında gerçekleşen kongrede başkanlığa adaylığını koydu ve 85 oy farkla kazandı, bununla da kalmayıp gerçekleşen 8 kongrede de rakiplerini mağlup etti.
16 yıllık başkanlığı boyunca hayatının her zerresine nüfus etmiş Beşiktaş’ı için varını yoğunu ortaya koydu. Gerek gelir sağlamak için piyangolar düzenledi, gerek taraftarın ikinciliğin faturasını Gordon Milne çıkardığı halde antrenörünün arkasında durdu ve efsane Metin-Ali-Feyyaz dönemini yaşamamızı sağladı.
Beşiktaş’ın Onursal Başkanı Seba, 16 yıla 5 Türkiye Ligi Şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası ve 6 da TSYD Kupası sığdırdı.
‘’İnsanlarla yaşadım, insanı öğrendim. İnsanlarla yaşadım, insanlığı öğrendim. İnsanlarla yaşadım, İnsanlardan nankörlüğü gördüm. Dostlarım, dostlarım! Ama ben dostlarımdan çok korkarım.’’
Beşiktaş’ta 1999-2000 sezonunda işler yolunda gitmeyince birçok mecradan tepki alan Seba, ‘’Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz. Bazı kişileri her zaman aldatabilirsiniz ama herkesi her zaman aldatamazsınız! Ben kimseyi hayatım boyunca aldatmadım! Başım dik gönlüm rahat ve huzur içerisinde sizlere veda ediyorum.’’ sözleriyle başkanlığı bıraktı.
“Beşiktaş’ı üzmesinler!”
Annesinin “Ben biricik çocuğumu Beşiktaş’a kaptırdım” dediği. Ne kadar kırgınlıklar yaşasa da, ‘’Beşiktaş’ı üzmesinler’’ diyen o koca yürekli ihtiyar delikanlı 13 Ağustos 2014’te hayata gözlerimi yumdu.
Süleyman Seba şu an aramızda olmasa da; ‘’Ölümle yaşamı ayıran çizgi, siyahla beyazı ayırabilir mi?’’