Süper Lig‘in yirmi altıncı haftasında Galatasaray, zorlu Alanyaspor deplasmanından 1-0’lık galibiyetle döndü.
Diyagonal.net yazarlarından Burak Arslan, maçı değerlendirdi.
Her sene Anadolu’nun güzide takımlarından biri Galatasaray’ın korkulu rüyası olurdu. Bu senede Alanyaspor için bu yakıştırmayı yaparsak yanılmış sayılmayız. Ligin ilk devresinde ve geçtiğimiz haftalarda karşı karşıya gelen iki ekip bugün 3. Kez karşı karşıya geldi. Daha önceki karşılaşmalarda mağlup olan Terim ve öğrencileri bugün üç puanı hanesine yazdırmayı bildi.
Ligde Oynadığı son 7 maçta da galibiyet alan Sarı Kırmızılılar bu akşam çok kritik bir galibiyet aldı. Bazı çehrelerin “Terimball” diye adlandırdığı futbolun çok uzağında bir Galatasaray vardı bu akşam. Özellikle oyunun ilk bölümlerinde istedikleri futbolu ortaya koyan ve erken dakikalarda girdiği pozisyonlardan sonuç alan Galatasaray, geriye kalan sürede tamamıyla topun arkasında rakibi karşıladı. Son oynanan ve Alanyaspor’un 3-2 galibiyetiyle sonuçlanan maçın ardından bazı dersler çıkarılmış olmalı ki bugün engellere göre de şekil alabilen bir ekip olduklarını ortaya koydular. Bloklar arası boşluğu en aza indirerek rakibin sevdiği oyun tarzının önüne geçilmiş oldu. Galatasaray’ın bu sene yaptığı en iyi işin savunma olduğu aşikar. Fernando Muslera’nın dönüşüyle birlikte savunmada ki etkinliğini daha da arttıran Sarı Kırmızılı ekibin bu maçta gösterdiği mücadele takdiri hak ediyor. İkinci yarıda bu sene ekstrem durumlar haricinde alışık olmadığımız bir oyun anlayışı sergileyen Terim’in öğrencileri bu işten de başarıyla çıktılar. Alanyaspor takımı harika bir oyun sergilemesine karşın Muslera’yı geçememesini şanssızlık olarak değerlendiriyorum. Salih Uçan’ın direğe takılan şutu, Babacar’ın altı pas içinde vuruşu, Mustafa Pektemek’in kafa vuruşu gibi daha nice pozisyonlarda skor bulamaması doğru oyunu oynadıklarının göstergesi. Bugün galibiyet adına yapılan her hamle doğruydu fakat biraz şanssızlık biraz da Galatasaraylı savunma oyuncuları ve Muslera’nın harika mücadelesi maçın kaderine doğrudan etki etti. Maçın kaderi demişken çok fazla konuşmayı sevmediğim hakemler konusuna değineceğim. ZorbayKüçük’ün performansında genele bakıldığında ortalamanın üstünde, iyi sayılabilecek bir yönetim vardı fakat Galatasaray’ın VAR’dan dönen iki pozisyonu da maçın direkt olarak sonucuna etki edebilecek türden pozisyonlardı. Maçın ilk yarısında tartışmaya açık bir penaltı pozisyonunda VAR başında bulunan Emre Malok’tan herhangi bir uyarı gelmezken, Babacar ile Luyindama arasında ki ikili mücadelede sarı kart ile sonuçlandı. Çok net kırmızı kart olduğunu düşündüğüm bu pozisyonda VAR’dan bir uyarının gelmemesi ülkemizde hakem kararlarının tartışılmasına yol açıyor. Aşağı yukarı bir ay önce buna benzer pozisyonda Diagne’nin kırmızı kart görmesi ve bugün sarı kart ile geçilen bu pozisyon sonucunda hakemlerin tutarsızlıklarını gözler önüne seriyor. Eğer ortada bir kitap varsa kurallar nettir ve eğer gerçekten esas alınan kural kitabıysa bu tür pozisyonlar yoruma kapalıdır diye düşünüyorum.
diyagonal.net