Türk futbolunun genç yıldızı, kariyerini Oud-Heverlee Leuven’de sürdüren Cenk Özkaçar, Diyagonal Dergi’ye konuk oldu.
Berkay Eren Günay: Türkiye’deki genç erkek çocukların hemen hemen yarısının yolu futbolla kesişmiştir diyebiliriz. Kimi ekonomik nedenlerden kimi yeterlilik/istikrar problemlerinden dolayı bir şekilde geleceğini futbol üzerine kuramıyor. Ben de kuramayanlardanım. Sen bu etmenleri bir şekilde kırıp başarılı olan azınlıktasın. Peki senin futbolla tanışma ve gelişme sürecin nasıl oldu? Seni küçük yaşlarda özel yapan neydi?
YETENEK OLARAK ÇOK ÖZEL OLDUĞUMU DÜŞÜNMÜYORUM ANCAK…
Cenk Özkaçar: Benim futbolla tanışmam babam sayesinde oldu çünkü daha önce oynamış ve futbolla çok ilgili birisi. Futbol ile ilk defa tanışmam Altınordu Futbol Okullarında başladı ve süreç devam etti. “Özel yapan neydi?” sorusunun cevabı ise yetenek olarak çok özel olduğumu düşünmüyorum ancak bugünlere gelmemi sağlayan şey çok çalışmam ve bu çalışmanın başarıyı getireceğine olan inancımdı.
Berkay Eren Günay: Buca, Altınordu, Altay gibi herkesin gıptayla baktığı altyapılarda oynadın. Bugüne kadar buralarla ilgili kulağıma çok hoş şeyler geldi ama hiç birinci ağızdan dinlemedim. Tesislerdeki atmosfer, takım içi rekabet vs… Hepsinden kısa kısa bahsetmeni rica edeceğim.
ALTINORDU VE BUCA’DA SİSTEM; ALTAY’DA BİREYSEL PERFORMANS
Cenk Özkaçar: Buca ve Altınordu’da aynı sistem ve işleyiş vardı çünkü her iki dönemimde de organizasyonun başında Seyit Mehmet Özkan vardı. Kolej havası, disiplin ve düzen. Akademideki her çocuğun hayali futbolcu olabilmek olduğu için bu da beraberinde bir rekabet ortamı yaratıyordu. O yaşlarda hem takım arkadaşı hem de rakip olmak bir karmaşa getirmiyor değildi. Bu akademiler arasında gördüğüm en büyük fark; Altınordu ve Buca’da daha çok sisteme ayak uydurma aranırken Altay’da daha çok bireysel performans odaklı bakılıyordu. Her ikisinin de farklı artı ve eksilerini hissettim.
Berkay Eren Günay: Başta büyükler olmak üzere Türk takımlarının sana karşı olan ilgisini biliyoruz. Avrupa’ya gitmen bütünüyle bir tercihten mi ibaretti yoksa başka etkenler de var mıydı?
Cenk Özkaçar: Avrupa’ya gitmem tamamen hayalimin peşinden koşmaktı.
Berkay Eren Günay: Yüksekliğin ve çevikliğin sayesinde hava hakimiyetin oldukça etkileyici. Mevcut teknik kaliten de ilerisi için çok güzel şeyler hayal ettiriyor. Altyapıda sol bek olarak oynadığını da biliyoruz. Avrupa’ya uzanan yolculuğunda çok yönlülüğünün etken olduğunu düşünüyor musun?
Cenk Özkaçar: Bu yolculukta fiziksel kapasitemin yanında topla olan ilişkilerimin bana yardım ettiğini net olarak söyleyebilirim.
Berkay Eren Günay:Şimdi biraz Lyon’dan ve Leuven’den bahseder misin? Farklı bir kültürün içindesin. Fizik kaliteye dayalı görece sert futbol oynanan bir ligdesin. Hem sosyal anlamda hem de işin gereği adaptasyon sürecin nasıl oldu?
Cenk Özkaçar: Aslında sosyal anlamda adaptasyon sürecimi Lyon’da tamamladım sayılır, futbol anlamında ise Leuven’de adaptasyon sürecim hızlandı. Başlangıçta pozisyon, diziliş ve sistem anlamında biraz problem yaşasam da şu anda kendimi sosyal ve futbol anlamında çok rahat hissediyorum.
Berkay Eren Günay: Az önce çok yönlülükten bahsetmişken, sol ayaklı olman ve pas kaliten, topa sahip olma oyunu oynamak isteyen birçok menajerin isteyeceği bir şey. Mevcut kalitenin üstüne koymaya devam edebilirsen çok daha yüksek profilli takımlardan teklifler gelmesi kaçınılmaz. Sen kendi tavanını nerede görüyorsun?
Cenk Özkaçar: Bu soruyu aslında çok keskin cevaplarla değil de süreci yaşayarak ve futboldan keyif almaya devam ederek gözlemlemek istiyorum.
Berkay Eren Günay: Teknik direktörlerin birçoğu stoper tandemini oluştururken stoperlerinden birinin hamle, diğerinin de denge stoperi olmasına dikkat ediyor. Birkaç maçını naçizane analiz ettiğimde senin iki farklı tipolojiden özelliklere sahip olduğunu gördüm. Özetle, Varane gibi rakibi süpüren elit bir asker mi yoksa Virgil van Dijk gibi çok iyi bir general mi olmak istersin? Bu iki farklı oyun biçiminden hangisi senin karakterine ve yeteneklerine daha uygun?
Cenk Özkaçar: Biraz önce bahsettiğiniz çok yönlülük aslında bana bir tercih yaptırmaktan çok her ikisini de oynayabilmek ile ilgili kendimi geliştirmeye zorluyor. Sezon sırasında değişiklikler, sakatlıklar ve Covid gibi etkenler beklenmedik açıklar doğuruyor ve o anlarda her ikisini oynayabilmem bana daha çok oynama fırsatı sunuyor.
Berkay Eren Günay: İdol olarak gördüğün biri var mı?
Cenk Özkaçar: İdol olarak bir kişiyi örnek almak yerine birçok elit oyuncuyu gözlemleyip onların iyi yönlerini kendime örnek almaya çalışıyorum.
Berkay Eren Günay: Çiçeği burnunda bir profesyonel olarak bu yolun yolcusu gençlere önerilerin nelerdir?
Cenk Özkaçar: Bu sorunun cevabı benim için çok kısa. Çok çalışmak! Benim futbolda inandığım tek gerçek bu.
Diyagonal Özel Haber