Premier Lig devi Manchester City, Borussia Dortmund’un yıldız golcüsü Erling Haaland’ı transfer ettiğini resmen açıkladı.
Bu içerik Caner Erişgin tarafından Diyagonal E-Dergi’nin Ocak 2022 sayısı için hazırlanmıştır.
ERLİNG HAALAND’IN YAŞAM ÖYKÜSÜ
Her futbolcunun kariyerinde belli başlı dönüm noktaları vardır. Bazıları yoksul bir aileden gelir ve hayatın zor şartlarında yeteneklerini sergilemek zorundadır. Bazıları ise doğuştan şanslı olup belli bir planlama doğrultusunda yıldızını parlatmıştır.
Erling Haaland ise babasının da ulusal bir futbolcu olması dolayısıyla doğuştan şanslı olanlardan.
Hikayemizin adamı Erling, 2000 yılının Temmuz ayında İngiltere’nin Batı Yorkshire sınırları içerisinde yer alan Leeds şehrinde dünyaya geldi. Ailesinin son çocuğu olarak hayata gözlerini açan Erling’in babası ise daha önce Nottingham Forest, Leeds United ve Manchester City gibi takımlarda forma giymiş olan Alf-Inge Haaland’tı. Erling’in Leeds United ile Premier Lig’i kazanmak istemesinin ve Manchester City formalı birçok fotoğrafının olmasının nedeni aslında babasının geçmişte bu takımlarda forma giymiş olmasıydı. Erling’in ailesi 2004 yılında İngiltere’den Norveç’in Bryne kentine taşınmaya karar verdi. Futbol ile tanınan bu kent, genç Erling’in 6 yaşında spor eğitiminin temelini aldığı Bryne futbol kulübüne de ev sahipliği yapmaktaydı.
Neşeli bir çocukluk geçiren Erling Haaland, heptatlon sporcusu olan annesinin de etkisiyle, birçok branşa ilgi duyan çok yönlü bir sporcu olarak yetişti. Yalnızca futbol oynamıyor, aynı zamanda atletizm, hentbol ve golf gibi sporlara da zaman ayırıyordu. Erling’in farklı bir çocuk olduğunun ilk resmi kanıtı ise henüz 5 yaşında iken kendi yaş kategorisinde uzun atlama alanında kırmış olduğu dünya rekoruydu. Erling’in ilk antrenörü olan Alfe İngve Bernsten Goal Dergisi’ne yaptığı açıklamalarında ondan şu sözlerle bahsetti.
“Haaland’ı ilk kez salon antrenmanlarımıza katıldığında gördüm. Topa ilk iki dokunuşu gole neden oldu. Yaşıtlarından üstün olması nedeniyle onu hemen kendinden bir yaş büyük grubumuza çektik.’’
Erling Haaland çocukluğunda üç şeyi çok iyi becerdi. Birincisi her zaman gülümsedi, ikincisi çok fazla antrenman yaptı, üçüncüsü ise her zaman en çok golü o attı. Erling Haaland’ın oyun anlayışı küçük bir çocuk için benzersizdi. Üstün becerileri ve içgüdüleri sayesinde ilerlemesi çok hızlı bir şekilde devam ediyordu. Bu hızlı yükselişi onu milli oyuncu statüsüne çıkardı.
Norveç’in alt yaş kategorilerinde maçlarını izlemeye gelen Molde gözlemcileri İsveç ile Norveç arasında oynanan müsabakayı takip ediyorlardı. Normal şartlarda böyle karşılaşmalarda oyuncular genelde saklanarak ve fazla göze batmamak için sadece işini yapmaya odaklanırken bir genci fark ettiler. Diğerlerine göre çok daha cesur bir görüntüsü olan ve daha maçın başlarında İsveçli kalecinin dalgınlığını fırsata çeviren Haaland, santrayı yapar yapmaz orta sahadan tüm gözleri üzerine çeken bir gole imza attı. O günkü performansı Haaland’ı artık iyice takip edilen bir oyuncu durumuna getirecekti. 16 yaşına geldiğinde Bryne genç takımında gösterdiği performans ile Avrupa kulüplerinin iştahını kabartan Haaland’ın hem yurt içinden, hem de yurt dışından birçok talibi vardı.
İlk olarak Alman kulübü Hoffenheim tarafından denemeye çağırıldı. Ancak Haaland ve ailesi bu teklifi çeşitli nedenlerle reddetti. İsveç maçı sonrasında Moldeli gözlemcilerin kulübü bilgilendirmesi ile Haaland, Molde için öncelikli transfer haline gelmişti. Haaland’ın ise çevresinde biriken bu ilginin sonunda artık bir karar vermesi gerekiyordu. Babasının tecrübelerine çok önem veren genç futbolcu, Ole Gunnar Solsjkaer’in Molde’nin başında bulunmasının kendisinin gelişimi açısından çok daha önemli olduğunu düşünerek bu kulübün ilgisini karşılıksız bırakmadı ve Molde’ye transfer oldu.
MOLDE GÜNLERİ
Haaland, gençlik yıllarında önemli bir sorunla karşılaşacaktı. Takım arkadaşları büyüyüp uzarken onun kısa ve zayıf kalması Erling’in performansının düşmesine yol açıyordu. Molde, mevcut olan bu sorunla mücadele edebilmek adına kulübün aşçısı olan Şef Tanta ile birlikte Haaland’ın büyüme sorunlarının üstesinden gelmesine yardımcı olmaya çalıştı. Babası onunla en iyisi olmak istiyorsa önce güçlenmesi gerektiği ile ilgili konuşmalar yaptı.
Zaman içerisinde Erling’in iştahı açılmaya başladı. Erling Haaland sürekli yiyordu, hatta zamanla şef Tanta’dan eve götürmek için bile bir şeyler istemeye başladı. Molde’ye transfer olduğu tarihten sonra Haaland tam 8 santimetre uzadı ve fiziksel olarak da kilo alarak güçlendi. Şef Tanta’nın yemekleri, bir bitkiye gübre verildiğinde etkisi nasıl oluyorsa Erling’de de böyle işe yaramış gibi gözüküyordu. Haaland için kötü gidişat fiziksel olarak kuvvetlenmesi ile son bulmayacaktı. Beklenenden daha uzun boylu olması, Haaland’ı büyüme ağrıları ile baş başa bırakıyordu.
Neyse ki Molde’de onunla ilgilenen yetenekli insanlar yer alıyordu. Erling Haaland, yetişkin oyuncularla mücadele edebilmesini ve formda kalmasını sağlayabilmek için özel antrenmanlardan yararlanmıştı. Takım arkadaşlarının aksine Haaland hayallerine ulaşma konusunda çok daha istekli olması onu her geçen gün bir adım öne taşıyordu. Zamanla tekniği ile gelişimini birleştirmesi onu daha üst seviyelere çıkarıyordu. Fiziksel özelliklerinin yanına hızı da eklemesi ile antrenmanlarda gösterdiği performans Solsjkaer’in onu zamanla Lukaku’ya benzetmesine neden oluyordu.
Molde’deki ilk sezonunu sorunlarından kurtulmak için geçiren Erling ikinci sezonuna fırtına gibi başlayarak 21 dakikada tam 4 gol attı. İstikrarlı bir şekilde gollerine devam etmesi babasının eski takımı Leeds Utd’nin başında olan Bielsa’nın onunla yakından ilgilenmesine neden oldu. Bu açıdan onu ikna etmeye kalkışan ilk İngiliz kulüp Leeds United diyebiliriz. Hatta dünyada taktiksel anlamda bir deha kabul edilen Bielsa ona olan hayranlığını Haaland, Dortmund’da oynarken şu sözlerle dile getirir;
“Bir gün Patrick Bamford yanıma geldi. Bana yaptığı koşularla kendimi geliştirmek adına örnek alabileceğim bir isim söyleyebilir misin?’’ dedi. Ona Haaland’ın yaptığı koşuları gözlemlerse kendisi için faydalı olabileceğini söyledim. Taklit ve kopyalama bir oyuncunun gelişimi için en önemli unsurlardan biridir.”
Bielsa’nın ilgisine rağmen onun rotası İngiltere olmayacaktı. Gelen teklifleri reddederek, Naby Keita ve Sadio Mane gibi birçok oyuncunun gelişimine yardımcı olması ve Avrupa’ya onları hazır bir şekilde sunması ile bilinen Red Bull Salzburg onu 8 milyon Euro karşılığında transfer etti. Dev kulüplere gidip forma için beklemek yerine bir an önce rütbeli oyuncular arasında kendisini göstermek istemesi onun Redbull Salzburg’u seçmesindeki en büyük neden olarak değerlendirebiliriz.
REDBULL SALZBURG GÜNLERİ
Erling, Salzburg’taki ilk maçını hat-trick yaparak açtı, bu performansı ile Norveç 20 yaş altı takımından davet aldı.
Erling ile ilgili en önemli detaylardan birisi de Norveç U20 tarihinde en farklı skora ulaştığı 12-0’lık Honduras galibiyetinde 9 gol birden kaydetmiş olmasıydı. Bu olay onu herkesin bildiği bir oyuncu haline gelmesine yol açacaktı. Çünkü 20 Yaş Altı Dünya Kupası’nda bu olay onun bir maçta en fazla gol atan oyuncu olması anlamına geliyordu.
Haaland günden güne durdurulamaz bir oyuncuya dönüşüyordu. Salzburg ile iki maçta yaptığı hat-trick peşine bu (hat-trick) çılgınlığı üç gün sonra Genk’e karşı da devam edecekti. Bu olay onu Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde hat-trick yapan en genç üçüncü oyuncu yapıyordu.
Artık onu bütün dünya tanımıştı. Şampiyonlar Ligi üçlemesinden sonra, Haaland şaşırtıcı olmayan bir şekilde o gecenin adamıydı ve bir televizyon kamerasının önünde dururken, bir UEFA gazetecisi bu başarısın ardından nasıl hissettiğini ona sordu.
Haaland’ın kısa yanıtı, “Çok iyi” oldu, yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Gazetecinin 9 maçta 17 gol attın bunu neye bağlıyorsun? sorusuna Onun cevabı kısa bir şekilde “Çok çalışmak.” oldu.
“Babanız 1997’de Anfield’da gol attı. Siz de aynı şeyi mi yapacaksınız?” sorusuna ise “Umarım.” diye cevap verdi. Bu kısa cevaplar bazılarına kibirli bazılarına ise kendinden emin gibi gözükse de akıllara bu tarz cevaplar vererek gündemden düşmeyen tek bir ismi getiriyordu.
Haaland çocukluğunda pek çok oyuncudan etkilense de aralarında onun için en iyisi Zlatan Ibrahimovic’ti. Ayrıca Haaland’ın bazı açıklamaları gösteriyor ki Cristiano’nun yaşam felsefesinden etkilenmiş olduğu da bir gerçek. Haaland, fiziksel özelliklerinin benzemesi ve onun da solak bir oyuncu olması dolayısıyla örnek aldığı isimlerden biri de eski Swansea City’li Michu. Haaland’ın Michu’ya olan hayranlığı Norveç’in genç milli takımlarında oynarken Instagram paylaşımlarında kendi üzerine Michu’yu etiketlemesinden de net bir şekilde anlaşılıyor.
Haaland’ın Molde’de geçen stresli ilk sezonunun ardından yükselişi durmak bilmiyordu. Avrupa’da Haaland için daha büyük bir transfer beklentisi bulunsa da Dortmund’un transferini bitirmesi spor kamuoyunda büyük şaşkınlık uyandırdı. Haaland yetenekleri ve yaptıkları ile bir dünya devine rahatlıkla transfer olabilirdi. Fakat o, babasının tecrübelerine çok fazla güveniyordu. Bu sebeple kariyer basamaklarını yavaş yavaş çıkmanın kendisi için en doğru seçenek olacağını düşündü.
DORTMUND GÜNLERİ
Dortmund, Haaland’a o kadar önem veriyordu ki başarılı sonuçlar aldığı dönemde kulübe büyük katkılar sağlayan birinci forveti Paco Alcacer’i Haaland’ın transferinden yaklaşık 30 gün sonra Villarael’e 23 milyon Euro karşılığında sattı. Çünkü Haaland Dortmund için çok önemli bir projeydi.
Haaland tüm beklentileri karşılayarak Bundesliga kariyerine de fırtına gibi başlayacaktı. Dortmund kariyeri Lucian Favre’nin Dortmund’un Ausburg karşısında 3-1 gerideyken onu sahaya atması ile başladı. Haaland topla daha ikinci buluşmasında skoru 3-2’ye getiren golü atacaktı. Karşılaşma 5-3 Dortmund üstünlüğünde sonlanırken bu özel çocuk kısa sürede yaptığı hat-trick ile durdurulamaz olduğunu bir kez daha kanıtlıyordu.
Erling, Bundesliga tarihinde ilk iki maçında beş gol atan ilk oyuncu. Bu sayıya ulaşmak için sadece 56 dakika beklemesi, onun bir daha kırılması zor bir rekora ulaşmış olması anlamına geliyor. En hızlı beş gol rekoru daha önce Paco Alcácer’a aitti. Paco, bunu 72 dakikada başarmıştı. Paco’yu başarılı istatistiklerine rağmen satmış olmalarının doğruluğunu, bu özel çocuk performansıyla göstermeye devam ediyordu. 2019-2020 sezonunda en iyi yaptığı şey olan gollerine devam eden Haaland o sezon 13 maça çıkmış ve 15 gol atmıştır.
Dortmund’un efsane ismi Marco Reus; “Haaland gibi birini daha önce hiç görmediği” yorumunda bulunmuştu. Reus’un iki yıl boyunca Robert Lewandowski’nin yanı sıra Pierre-Emerick Aubameyang ve Paco Alcacer gibi isimlerle birlikte oynadığını düşünürsek, Erling’ten etkilendiği apaçık ortadaydı.
SOSYAL HAYATI
Sıklıkla ailesi ve yakın arkadaşlarıyla vakit geçirmeye özen gösteren Erling Haaland, günlük hayatında sürekli gülümsemesi, pozitif kişiliği ve tükenmeyen enerjisiyle biliniyor. Hatta ligde yaptığı hat-tricklerin peşine Şampiyonlar Ligi’nde de yaptığı hat-trick sonrasında topu eve götürürken ‘’ Bu gece bu top ile uyuyacağım. Fakat diğer hat-trick yaptığım topların alınmaması için onları da yanıma almayı planlıyorum demesi onun eğlenceli yönünü bize gösteren açıklamalarından birisi.
2019-2020 sezonunda 40 maçta 44 gol atan oyuncu rahatlamak için tarıma zaman ayırıyor. Yaz tatillerini genelde ailesi ile birlikte ülkesinde değerlendiren Norveçli yıldızı kimi zaman kendi patates çiftliklerinde traktör ile poz verirken görüyoruz, kimi zaman ise dünyanın en büyük ormanlarına ev sahipliği yapan Vikingler ülkesi Norveç’te testere ile ağaç keserken. Sıkı çalışmasını asla ihmal etmeyen Haaland Norveç’in dağlarındaki dik yokuşlarda koşular yapmasının karşılığını ise sezon içerisinde fazlasıyla alıyor.
DORTMUND SONRASI ROTASI
Erling babasından aldığı tavsiyeler ile peşinde dünya devleri olmasına rağmen kariyer basamaklarını her zaman için birer birer çıkmaya özen gösterdi. Belki de Molde’de çalışkan bir tutum sergileyerek 20 kilo alıp 8 santimetre uzamamış olsa, yine onu gol sezileri sayesinde tanıyor olurduk. Fakat spor salonlarındaki çalışkan tutumu, başarıya doymayan ve her gün bir önceki günden daha iyi bir sporcu olabileceğine dair inancı, onun şimdilerde Messi ve Cristiano’nun veliahtı olarak değerlendirilmesini sağlıyor.
Geçtiğimiz sezon 41 maçta 53 gole doğrudan etki yapan Haaland aklınıza Dortmund’da bunları yapan bir futbolcu daha büyük bir Avrupa kulübünde neler yapar sorusunu getiriyor olabilir. Başarılı futbolcu bu sezon da hesabı 13 gol 5 asist açarak kaldığı yerden devam ediyor. Özellikle Molde’den ayrıldıktan sonra neredeyse her sezon çıktığı maçtan daha fazla gole katkı yapan Erling Haaland, bu performansı sürdürecek olursa; dünya futbolu, Cristiano ve Lionel Messi’nin kariyerleri son dönemlerine girerken onlar gibi tarihe tanıklık etmemizi sağlayacak bir oyuncu daha kazanacak.
Son dönemde dev kulüplerin radarında olan Erling Haaland için birkaç detaya değinmekte fayda var. Erling Haaland kariyeri boyunca her zaman ara transfer döneminde takım değiştirdi. Şu anda serbest kalma bedeli bulunmayan Haaland’ın 2022 yazında serbest kalma bedeli devreye girecek. Bu transferde Real Madrid önde gözükse de Manchester United’ın başında bulunan ve Erling Haaland’ın Redbull Salzburg’a transferinde önemli rol oynayan Ralf Rangnick’in nasıl bir tutum sergileyeceği de merak konusu. Şartlar bu yönde ilerlese de başka devlerin de transfer savaşına girmesi söz konusu olabilir. Çünkü bildiğiniz üzere Erling Haaland bir Machester City taraftarı. Başarıya doymayan, sürekli daha fazlasını isteyen ve kaybetmekten nefret eden Erling Haaland için kendi başarısının yanında seçim yapacağı takımın son zamanlarda istikrarlı bir görüntüde olması da transfer önemli rol oynayacak gibi gözüküyor.