Süper Lig’in 3.haftasında Galatasaray, Kasımpaşa deplasmanında 2-2’lik skorla 1 puana razı oldu.
Ahmet Furkan Ünal / Diyagonal
Galatasaray Yorgun Düştü!
Öncelikle yaş ortalaması 24.4 olan ve birlikte oynama pratiği bu kadar az olan bir takım için tüm yorgunluklara rağmen hiçte fena olmayan hatta gayet idare edilebilir bir ilk yarı izledik. Berkan’ı ilk defa tam olarak Taylan’ın yerinde izlerken, Barış Alper ise ilk defa bir lig maçında 11 başladı. Fatih Terim’in çok şey beklediği Rumen oyuncu Morutan da ilk kez Galatasaray formasıyla Kasımpaşa karşısında tanıştı. Bu kadar ilkleri sayarken Cicaldau’nun takımla 3. Maçı olduğunu ve Nelsson’un da 2. Maçı olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Maça biraz tutuk başlasa da sonrasında Rumenlerle birlikte Kerem Galatasaray’ı 3. Bölgeye taşımayı başardı. Özellikle ilk golde sağ tarafta çizginin ordan attığı pasla Kerem’i kaçıran ve ceza sahasına girmesini sağlayan isim Cicaldau, pozisyonun devamında Kerem’in çevirdiği topla buluşan Morutan’ın ufak bi slalom ardından çevirdiği topa kale ağzında vuran yine Cicaldau. Tıpkı yine geçen hafta Kerem’i kaçırdıktan sonra içerde onun pasıyla buluşup topu direğe nişanlaması gibi. Cica bu işler fazlasıyla yapıyor ve çok iyi yapıyor, kendisini unutturarak içeriye deplase oluyor. Sadece kendi attığı paslara değil herhangi bir kanattan gelişen ataklarda bile doğrudan ceza sahasına koşusunu atıyor ve top bekliyor. Hem bağlantıyı kurup sonrasında ise pozisyon takibi ile ceza sahasına koşu atması Galatasaray için oldukça değerli, sezon boyunca daha bu tip çok fazla iş görürüz. Morutan ise daha takıma tam olarak alışmamasına rağmen bireysel yetenekleri ile ön plana çıkan ve yaratıcılık konusunda Fatih Terim’in beklentilerini karşılayabilirim mesajını veren bir ilk yarı ortaya koydu desek yanlış söylemiş olmam sanırım.
Her Güzel Şeyin Bir Sonu!
Şimdi gelelim ikinci yarıya, değişikliklerin ardından yaratıcılıkta problem çeken, pozisyon hazırlarken ileride Diagne’den aldığı desteği Mostafa’dan alamayan ve tüm bunların yanında zaman ilerledikçe yoğun Avrupa fikstüründen kaynaklanan fiziksel yorgunluğun kendini göstermesi sonucu işerin tersine döndüğü bir ikinci yarı. Golde direkt hatası olduğu için Taylan’dan başlamak gerekirse, aslında devreye gol yiyip girdikten sonra Cica rahatsızlanmasa bile oraya bir Taylan hamlesi anlaşılabilirdi. İlk yarıda geride biraz problem çeken Berkan’ın yükünü almak ve ofansif özellikleri daha fazla olan bir oyuncu çıkarıp defansif özellikleri daha fazla olan bir oyuncu almak hem skoru korumak hem orta sahayı tutmak için olabilecek şeylerdi. Fakat Taylan fiziksel yorgunluğunun yanında mental olarak da maçtaymış hissiyatı vermedi bana. Haa o pas çevresi üçlü sarılmış Taylan yerine yanında ve daha kolay bir tercih olan Luyindama’ya da verilebilirdi orada Muslera’nın tercihleri de sorgulanabilir ama genel de Taylan’ın savunma arasına girip top aldığını fazlasıyla görüyoruz. Burada Taylan neden bu kadar kötü bir çevre kontrolü ve top kontrolü yaptı onu düşünmek lazım. Benim aklıma şu geliyor, Fatih Hoca’nın farklı basın toplantılarında dediği farklı sözler var ilki ‘’ Değerini bulan her oyunucuyu satabiliriz’’ bir diğeri ise ‘’ Transfer konusunda tarihi kararlar alabiliriz’’ buradan yola çıkarak ve Gedson transferini de düşünerek Hoca’nın geçtiğimiz sezon başından itibaren sürekli ve defaatle kullandığı çok memnun kaldığı ve milli takıma gönderdiği Taylan ile yollar ayrılabilir belki de. Taylan özelinden çıkıp tablonun geneline baktığımızda ise geçtiğimiz sezondan gelen 8maçlık galibiyet serisinin bozulduğunu ve 4 büyüklerden bu hafta puan kaybeden tek takımın Galatasaray olduğunu görüyoruz bu da demek oluyor ki her güzel şeyin bir sonu var.