Irmak Kazuk’tan diyagonal.net’e çok özel açıklamalar

Bir dönem Türk spor medyasına yön veren Ntvspor’un önemli isimlerinden olan Irmak Kazuk, geçmiş ve gündem hakkında diyagonal.net’e açıklamalarda bulundu.

Emirhan Alkan: Profesyonel meslek hayatınıza spor muhabirliği ile başladınız. Stres düzeyi yüksek olan bu alanda, sizi ekranlarda sakinliğiniz ile biliyoruz. Bunu neye borçlusunuz?

Irmak Kazuk: Aslında ben genellikle sokakta da, evde de, markette de, toplu taşıma araçlarında da yani her nerede olursam olayım sakin olmaya çalışan adamım diyebilirim. Genellikle olaylara hep itidalli bakmayı tercih ediyorum. Ha bu zaman zaman yoruyor da beni. Ama bununda hayatım boyunca yararını gördüm aksini de söyleyemem. Tabii senin söylediğin için bizim iş hakikaten çok adrenalinli aslında. Tabii bir şekilde ben dışarıda neysem, onu bir şekilde kamera önüne yansıtabildiğim için o benim hep bir anahtarım oldu.

“HER ZAMAN KENDİM OLMAYA ÇALIŞTIM”

Ha zaman zaman davrandım mı davrandım yalan yok, televizyonculuk onu da gerektiriyor. Sevmediğin şeyi seviyormuşsun gibi, bilmediğin şeyi biliyormuşsun gibi, (gülüyor) çünkü bazen satmak zorundasın. İki iki dört yani bunu inkar edemem. Hani yüz dilimlik pastaysa bu %97 %98’inde ben kendim olmaya çalıştım. Bunun sonucunda da, yani ekranda yine normal hayatında rahat olan, çok fazla şeyleri kafasına takmayan adam neyse kamera önünde de onu gördünüz.

Emirhan Alkan: Türk spor medyasına bir dönem yön veren, sizin için de ayrı yeri olan Ntvspor’un kapanışı, ve ayrılış süreciniz hakkında neler söylemek istersiniz?

“NTVSPOR’UN KAPANACAĞINI İÇTEN İÇE HİSSEDİYORDUK”

Ntvspor’un kapanışı sürpriz gibi gelse de, her geçen gün çalışanlar olarak içten içe, biz bunu hissediyorduk. Ben Ntvspor’dan ayrılalı yaklaşık 3 sene olacak. Bir 6-7 ay önce kadar kapandı yani 2.5 senelik bir zaman dilimi var benim Ntvspor’dan ayrılışım ve kanalın kapanışı arasında. İçerideki çalışan insanlar ben dahil birçoğumuz, filmi biraz daha geriye saracak olursak, daha öncesinden de yani benim çıkarılışımdan da önce aslında olayın oraya gideceğini az çok içten içe hissetmeye başlamıştık. Çünkü organizasyonlarda, reflekslerde, birçok şeyde zaman zaman sıkıntılar yaşıyorduk, ve sektörün gittiği yerde az çok kendini belli ediyordu. Dolayısıyla bizim için pek sürpriz olmadı.

“ORADA BANA BİR TOKAT İNDİ!”

“Ntvspor’un kapandığının duyurulduğu o yayın, Murat Kosova’nın, Rıdvan Dilmen’le %100 Futbol programında yapmış olduğu konuşmayı dinleyince orada bana bir tokat indi. Ama kendi açımdan da bakacak olursak da 15 sene boyunca Ntv ve Ntvspor çatısı altında çalıştım. Gerçekten çok ciddi bir zaman dilimi. Gerçekten çok uzun bir süre bir yerde durunca tekrar geliyor, mental yorgunluk denen şeyi fazlasıyla hissediyorsunuz, bir şeyler üretmek istiyorsunuz ama, içerisinde bulunduğunuz organizasyondan dolayı bazı engeller oluyor. Sonuçta ben bir şey yapsam da yapmasam da ayın 1’inden 1’ine aldığım ücret belli, dolayısıyla yeni bir şey üretmek istediğinde de insan bu sefer kendini otomatikman frenliyor, ve ben bundan rahatsız olmaya başlamıştım.

“BENİM CESARET EDEMEDİĞİM ŞEYİ NTV YAPTI”

İşten ayrılmadan 5-6 ay önce böyle kendimi yavaş yavaş germeye başlamıştım. Bir şeyler üretmem lazım, farklı şeyler yapmam lazım; çünkü sektöre bakıyorum, yapılanlara, yapılmak istenilenlere bakıyorum, yapılmak istenen ama yapılamayan işlere bakıyorum falan derken, sonrasında 15 senelik alışkanlığı kırmakta pek kolay değil, benim cesaret edemediğim şeyi neyse ki kanal yaptı ve Ntv’den çıkartıldım. Sonrasında da yeni bir macera, yeni bir süreç başladı benim için…

Emirhan Alkan: Galatasaray muhabirliği yaptığınız dönemde, herkesin detaylarını merak ettiği bir transfer hikayesi var: Sneijder… bu süreci birde sizden dinleyebilir miyiz?

Irmak Kazuk: Tabii o benim muhabirlik kariyerimde ki, televizyonculuk kariyerimdeki en enteresan anılardan biri oldu yani. Çok ses getirdi çünkü; Türkiye’ye gelmiş en kariyerli 2-3 futbolcudan bir tanesinin haberini ilk paylaştık ve ilk paylaşmanın ötesinde birde haberi gidip yerinde takip ettik. Aslında gazetecilik ve habercilik anlamında da benim en tatmin olduğum işim olabilir. Biraz zorlu ve stresli süreçti. Bir yandan benim Galatasaray muhabiri olduğum dönem, o zamanki adıyla Lig TV.

Aslında sanal bir rakiple mücadele ediyoruz, birincisi adamlar yayıncı kuruluş her haberi bizden önce alabilirler, ikincisi alıp verseler de sonuçta dekoder ve belirli bir ücret karşılığı sistemden bahsediyoruz. Sonuçta siz ulusal bir kanalsınız ve gittiğiniz her yerde Ntv Spor açık, dolayısıyla sizin ulaşma gücünüz daha fazla ama, böyle bir sanal rekabet içerisindeyiz biz. Dolayısıyla onların gölgesinde habercilik yapmaya çalışıyoruz. Neyse bana bir şekilde Sneijder’in yakın çevresinden bir haber geldi, tesadüfler eseri yani. Acaba olur mu, olmaz mı falan filan, o zamanda ben devre arasında Galatasaray’ın Antalya kampındayım yanımda da Fanatik’ten Galatasaray Muhabiri Metin Karabaş var, onunla konuşuyoruz. O da diyor yani olmaz herhalde ya falan diye, ama çok sağlam kaynak; bana söyleyen adam diyor ki, transfer bitti iş imzaya kaldı. Kaynağımla konuşuyorum bak haberi vereceğiz, Ntvspor’u bitirirsin beni de bitirirsin yani falan filan derken biz haberi verdik. 45 dakika içerisinde 70-80 defa falan telefon konuşması yaptım, olay kaosa döndü yani. Antalya kampı bitti bende İstanbul’a döndüm o süre zarfında haber akışı tıkandı, haber müdürümüz vardı Haluk Yürekli, Irmak dedi: “Sen bu habere inanıyor musun?”, inanıyorum dedim. Tamam sen atla git İtalya’ya, nasıl yapacaksın bilmiyorum ama bu haber senin, haber kaynağınla da konuş seni yönlendirsin falan. Ben Kamikaze gibi gittim İtalya’ya, hiç kimseyi bilmiyorum, tanımıyorum. Orada bir şekilde Sneijder’in evini bulduk, Inter kulüp tesislerine gittik, Inter Başkanının ofisini bulduk ondan demeçler aldık derken tabii arada bizim bütün tesisatlar falan çalındı öyle hikayelerde oldu yani. Oldu oluyor derken biz İstanbul’a döndük 2-3 gün içerisinde de zaten transfer açıklandı.

“SNEIJDER’LE BUNUN GEYİĞİ DÖNDÜ”

Tabii orada insan anlamıyor ben İstanbul’a döndüm, Atatürk Havalimanı’nın özel hangarı var, bazen VIP kişiler oradan çıkış yapıyorlar. Dediler ki Sneijder oraya inecek, klasik yani gideceğiz muhabir olarak orada karşılayacağız. Oraya bir gittim 2.000 kişi falan, herkes bana bağırıyor yani, Irmak Kazuk Irmak Kazuk o zaman işte yaptığım işin de ne kadar önemli ve değerli bir iş olduğunu anladım. Hatta belirli zaman sonra da Sneijder’le konuştuğumuzda bunun geyiği dönmüştü yani.

Emirhan Alkan: Şuana kadar vermiş olduğunuz yanıtlar için teşekkür ediyorum. Ara transfer dönemi her ne kadar durağan geçse de son 2-3 gündür ciddi gelişmeler yaşanıyor. Bu konularda da görüşlerinizi almak istiyorum.

Emirhan Alkan: Fenerbahçe’nin Sadık Çiftpınar transferini, maliyet – performans açısından değerlendirmenizi istesek neler söylersiniz?

Irmak Kazuk: Maliyet kavramının anlamı konusunda bence geçiş sürecinden geçiyoruz. Sadece bu sporda değil, ekonominin, zenginliğin, fakirliğin bence yeniden tanımlanması gerektiği bir süreçten geçiyoruz. Dünyada da böyle ama biz daha keskin şekilde hissediyoruz bunu, futbolda da böyle yani. 3-4 sene önce yabancı kuralı bambaşka bir seviyedeyken çok orta sınıf bir futbolcuya verilen paraları biliyoruz. Şuanda Feda adı altında, birçok futbol kulübü, yönetici, spor adamı bazı şeyleri yeniden yapılandırmak zorunda kaldı. O yüzden maliyeti konusunda bence ucu açık, maliyet konusuna girmek pekte sağlıklı olmayabilir.

“YILLARDIR TUNCAY RUHU KONUŞULUYOR”

Ama Sadık Çiftpınar’ın performansına bakacak olursak, Sadık bence bir süredir zaten ben oradayım diyordu. Hak ettiği bir hamleyi gerçekleştirdi. Sadık açısından da baktığımızda işin farklı hikayesi var tabii ki. Doğuştan Fenerbahçeli olduğunu söylüyor, bütün bunları da bir kenarı bırakacak olursak Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan hamlelerden bir tanesi. Tempolu, top yapabilen, mücadeleci ve Fenerbahçe’de yıllardır ne konuşuluyor Tuncay’dan beri… ruhtan bahsediliyor yani. Bence bunu oluşturmak içinde sahaya hakikaten enerjisinin minimum %100’ünü koyan Sadık gibi futbolculara ihtiyaç var. Bence yerinde bir hamle.

Emirhan Alkan: Ozan Kabak, 11 milyon euro bonservisle, Stutgart’a transfer oldu. Hem Galatasaray hem Ozan adına bu transferi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Irmak Kazuk: Ben Ozan’ı beğenmekle birlikte, bırakın bu paraları vermek, çok büyük futbolcu damgasını vurmak için erken olduğunu düşünüyordum ama, bu kadar kısa sürede vitrine çıkartıp onu böyle bir bedelle vitrine çıkartıp satmak yönetim başarısı.

E.A: Fatih Terim etkisi diyebilir miyiz?

Irmak Kazuk: Bence kesin deriz. Fatih hocanın son yıllarda eleştirildiği, sevildiği sevilmediği bir sürü şey var ama bence kimse bunun aksini inkar edemez. Tabii bazı birçok şey konuşuluyor, Fatih hocanın isteğinin dışında gerçekleştiğine dair, oralar bence tam netleşmedi en azından bize gelen bilgiler doğrultusunda söylüyorum, ama öyle ya da böyle bu kadar kısa süre içinde bu paraya altyapıdan çıkan bir futbolcuyu satmak bence bir başarı, kulüp adına. Umarım 11 milyon euronun 1 milyon eurosunu altyapıya harcarlar.

Emirhan Alkan: Süper Lig’i bu sezon için genelleyecek olursak Anadolu kulüplerinin ciddi çıkışı göze çarpıyor. Sizce kısıtlı bütçelerine rağmen bu kulüpler; büyük kulüplere göre neyi doğru yapıyorlar?

“SIRF TARAFTARA YARANMAK İÇİN…”

Irmak Kazuk: Bence bütçeleri dar olduğu için har vurup harman savurmuyorlar, görüntü o. Ben baktığımda resimden önü görüyorum. Ama orada hedeflere paralel camiaların baskısı da oluyor, harcamaması gereken paraları sırf taraftara yaranmak için harcayan yöneticiler vs çok oluyor, yıllarca çok gördük. Anadolu takımlarında da bunu yapan çok oldu ama, şimdi biraz daha bilinçli olmaya başladılar.

Emirhan Alkan: Çok kısa basketbol gündemi hakkında da görüşlerinizi almak istiyorum.Özellikle bu sene NBA’de ciddi süreler alan milli yıldızlarımız Cedi ve Furkan’ı nasıl değerlendirirsiniz?

“ÇEVRESİNDEKİ HERKES GİTME DERKEN GİTTİ”

Irmak Kazuk: İkisini ayrı ayrı değerlendirmek lazım, farkındaysan yüzümde bir gülücük oluştu. (gülüyor) yani ben ikisini de çok seviyorum. Gittikleri yolda çok hoşuma gidiyor. Furkan’la gitmeden önce çok konuşuyorduk, milli takımda özellikle. Çevresindeki herkes gitme derken o gitti, bana göre de erkendi ama, Furkan’ın hayalinin peşinden bu kadar ısrarla gidiyor olması beni hakikaten heyecanlandırdı. İlk senesi çok iyi geçmedi, sakatlıkların payı da var takım çok iyi değildi, şimdi yavaş yavaş süresi artmaya başladı ben açıkçası Furkan’ın orada kalıcı olacağını düşünüyorum.

CEDİ NBA EFSANESİ OLABİLİR!

Cedi’ye gelince bence Cedi, NBA oyuncusu oldu. Allah korusun çok olumsuz bir senaryo çıkmaz, Avrupa’ya dönmek istemezse Cedi, orada bırakır bir NBA efsanesi olarak. Jordan seviyesinden falan bahsetmiyorum ama, sonuçta genç yaşta NBA’ye adım atıp kariyerini 37-38 yaşında orada sonlandırıyorsan sen NBA efsanesisin ve bence Cedi oraya doğru gidecek.

Haberin Kaynağı: diyagonal.net Özel Haber | Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Röportaj: Emirhan Alkan

Fotoğraf: Sevgi Çeri

NOT: Röportajın devamı, görüntülü şekilde diyagonal.net youtube ve sosyal medya hesaplarında olacak.