Sayısız rekor, sayısız şampiyonluk… Diyagonal E-Dergi’nin Kasım 2022 sayısının konuğu milli yüzücümüz İlknur Nihan Çakıcı…
Öncelikle röportajımızı kabul ettiğiniz için teşekkürler.
Elif Naz Özdemir: Bildiğiniz gibi yüzme başta olmak üzere su sporları arka planda çok emek isteyen sporlardan. Bir yarışa hazırlanmak için saatlerce antrenman, sayısız tekrar, tedaviler ve güçlü bir mantalitenin gerektiğini düşünüyorum. Bütün bunları aynı anda sağlamanın, bu disiplinle büyümenin size ne gibi katkıları oldu?
İlknur Nihan Çakıcı: Sizin de dediğiniz gibi yüzme zor bir spor, emek isteyen yüksek moral ve motivasyon isteyen bir branş. Sabah erken saat antrenmanlarıyla güne başlayan bir temposu var. Elbette ki her branşın kendisine göre zorlukları var fakat yüzme gibi bireysel sporlar daha zorlayıcı. Yüzme, özveri ve süreklilik isteyen bir spor; bir gün bile suya girmeseniz sizi 3-4 gün geriye götürebiliyor. Fiziksel yorgunluğun yanında mental yorgunluğu da fazla diyebilirim. İniş çıkışları çok fazla, bir gün çok kötü hissederken bir gün bambaşka bir şekilde hissedebiliyorsunuz.
“2 SENE KADAR YÜZMEYE ARA VERDİM…”
Belki biliyorsunuzdur; ben 2 sene kadar yüzmeye ara verdim, 2017 yılının Aralık ayı benim için son yarıştı, artık derecelerim durmuştu hatta kötüye doğru gidiyordu… Biraz da sıkıntılı süreçlerdi ve bırakma kararı aldım ben de, hiç kolay olmayan bir karardı benim için o kadar harcanmış emeğe, zamana.. Ama bu işi ne kadar çok sevdiğimi, aslında yüzmenin benim bir parçammış gibi olduğunu, onsuz bir boşluktaymışım gibi hissettiğimi anladım. Geri dönüp başlamak oldukça zordu benim için. çünkü tekrar yoğun ve yıpratıcı bir süreç vardı önümde, ama en büyük desteği antrenörüm Sinan Aktilav ve ailemden aldım diyebilirim. Aldığım her kararda bana saygı duydular ve yanımda oldular. 2019’un yaz şampiyonasında tekrar eski kulübüm adına fakat başka bir antrenörle tekrar geri başlamıştım. 2019’un Aralık ayında Enka Spor Kulübü adına kaldığım maceraya tam olarak geri dönmüş oldum.
Elif Naz Özdemir: Yüzmeye ilk başladığınız zaman ki Nihan ile şu anki Nihan arasında gözlemlediğiniz farklar nelerdir? Bu spora profesyonel olarak devam etmeye nasıl karar verdiniz? Bu kararınızı etkileyen faktörler neydi?
O GÜNÜN AKŞAMINDA YÜZME MACERAM BAŞLADI
İlknur Nihan Çakıcı: Yüzmeye ilk başladığım Nihan’la şimdiki Nihan arasında tecrübe ve olgunluk farkı var diyebilirim. İyi kötü 20 senelik bir yüzme geçmişim var. Şu Anki Nihan, olaylara daha farklı bakıp daha farklı yorumlayabiliyor bu hem yaşın getirdiği hem de yüzmedeki tecrübenin getirdiği bir durum sanırım. Benim annem beden eğitimi öğretmeni. Bir gün sporcularını turnuvaya götürdüğünde bana da ‘Gelmek ister misin?’ diye sordu. Yaş 6 tabii büyük bir heyecanla gittim havuzun içerisinde bağırışlar, sevinçler hiç unutmuyorum… O günün akşamı ‘Başlamak ve denemek ister misin?’ dedi; benim de maceram bu şekilde başlamış oldu. 2009’un Aralık ayında Galatasaray yüzme havuzunda ilk rekorumu kırmıştım, 50 serbestte çok büyük ve unutulmayacak bir heyecan; 2010’un Mart ayında ise ilk milli takım yarışına Bosna Hersek’e Balkan Şampiyonası’na gitmiştim 32 saat otobüs yolculuğu! (Bizim kaptan yolları karıştırmıştı :)) Orada da Balkan Gençler rekoru gelince 2. sorunuzun cevabı direkt net bir şekilde: Belli bir noktaya geldiğiniz zaman sevdiğiniz işten kadar isteseniz de kopamıyorsunuz.
Elif Naz Özdemir: Bu yaz Akdeniz Oyunları ardından da 5.İslami Dayanışma Oyunları derken yoğun bir yaz programını geride bırakıyoruz diyebiliriz. Kamp hayatı sizin için nasıl geçti? Hem Cezayir’de hem de Konya’da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
CEZAYİR’İN ORGANİZASYONU İNANILMAZ KÖTÜYDÜ
İlknur Nihan Çakıcı: Bu sene pandemiden ertelenen yarışların birçoğu neredeyse arka arkaya geldi, sezon uzadı. Akdeniz Oyunları arkasından Kulüpler Arası Türkiye Şampiyonası arkasından Kısa Kulvar Milli Takım Seçmesi ve son olarak Konya İslam Oyunları vardı. Oldukça yoğun ve zor bir tempo, ekstra motivasyon gerektiren ekstra mental ve fiziksel dayanıklılık isteyen bir tempo vardı önümüzde. Açık konuşmak gerekirse uzayan sezonlarda benim biraz konsantrasyonum dağılabiliyor. Onu toparlamak yola devam etmek işin bir parçası oldu artık diyebilirim. Cezayir’in organizasyonu inanılmaz kötüydü, ilk gittiğimiz gün yarış havuzunun haricinde bambaşka bir havuza gittik kaldığımız yerden 30-40 dakikalık bir mesafede. Gittiğimizde havuzun kulvarları takılı değildi, herkes birbirinin gözünün içine bakıyordu ‘Burada mı antrenman yapacağız?’ diye. Yarış günü yarış havuzuna gittiğimizde ilk yarış benim fakat ortada ne çalışan bir scoreboard ne de hakemler vardı. Gecikmeli de olsa yapıldı ama seri bana geldiğinde scoreboard tekrar bozuldu yüzdükten tam 1,5 saat sonra derecemi öğrenebilmiştim..
Elif Naz Özdemir: Cezayir’in Oran kentinde gerçekleştirilen oyunlardaki 4×100 metre karışık bayrak finallerinde Ekaterina Avramova, Viktoria Zeynep Güneş ve Deniz Ertan ile birlikte 4:07.31’lik zamanla üçüncü olarak bronz madalyanın sahibi oldunuz. Takımla birlikte bu başarıyı elde etmek size neler hissettirdi?
İlknur Nihan Çakıcı: Cezayir’de benim form durumum biraz kötüydü. Her gün günlük değişmeyen rutin ne kadar dikkat etsem de bana kilo aldırmıştı, en de olmaması gereken dönemde olmaması gereken zamanlamaydı. Derecelerim hiç iyi çıkmıyor ama bir o kadar da mücadelemi sürdürmem, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışmam gerekiyordu. Takım yarışları sorumluluğun en üst seviyede olduğu yarışlar; takıma karşı bir sorumluluğunuz var ve hata yapma şansı söz konusu bile değil, elinizden ne geliyorsa fazla fazla vermeniz gerekiyor. Mücadele bize 3.lük getirdi ülkemize madalyayla dönmenin mutluluğu vardı.
Elif Naz Özdemir: Konya’dan da 2 altın madalya ile döndünüz. Hem bireysel olarak 50 metre ve 100 metre serbestte hem de kadın bayrak takımımızla (Ekaterina Avramova, Viktoria Zeynep Güneş ve Deniz Ertan) 4×100 metre karışıkta birinci oldunuz. Aynı zamanda bireysel olarak da takımla da oyunlar rekorunu kırdınız! O anları bir de sizden dinleyebilir miyiz? 5.İslami Dayanışma Oyunları sizin için nasıl geçti?
İlknur Nihan Çakıcı: Konya yoğun ve uzun sezonun son yarışıydı. Mental olarak yorgunluk fazlaydı ama çok güzel bir şekilde hem takım olarak hem de bireysel olarak bol madalyalı bir kapanış oldu. Aynı zaman da bireyselde ‘sezon best time’ı’ ve ‘oyunlar rekoru’ geldi. Sezonu güzel bir şekilde kapatmak mutluluk verici tabii ki.
Elif Naz Özdemir: Milli takıma ek olarak aynı zamanda ENKA Spor Kulübü’nün sporcususunuz. Geçtiğimiz Temmuz ayında da Türkiye Şehit Kamil Arena Kulüpler Arası Kısa Kulvar Genç ve Açık Yaş Yüzme Şampiyonası’nda 4×50 serbest ve 4×100 karışıkta Açık Yaş Bayrak Takımı (İmge Rosa Erdemli, İpek Burcu Aydıner, Ekaterina Avramova ve İlknur Nihan Çakıcı) ile birlikte 1:45.23’lük derece ile 1’inci olarak 19+ Yaş Türkiye rekorunu kırdınız. O anki duygularınız nelerdi?
4X100 ZAFERİNİN ARKA PLANINDA YAŞANANLAR…
İlknur Nihan Çakıcı: Türkiye Şampiyonası kulüp puanı ve şampiyonluğu için sezonun önemli yarışlarından biri, diğeri de kış şampiyonası. Enka’da ‘Açık Yaş Bayanlar’da şampiyonluk için önemli. Ben genelde her yarış beklenti içerisinde olduğum için bu şampiyonluk bizim için çok önemli hem de sezonun kulüpler arası son yarışı. Antrenörümle oturup çok istatistik çıkartmışızdır bayraklarla ilgili, sonuca göre açık ara farkla almamız gerekiyordu şampiyonluğu ama aksilik geliyorum demez ve demedi de Viktoria yarışın başında bir açıkladı ‘Ben Covid pozitifim’ diye herkeste o an bir sessizlik oldu. 2 ihtimal var ya şampiyonluğu ucundan alacağız ya da hiç şansımız yok. 4.sporcunuz yarışa giremiyor elinde olmayan bir sebepten dolayı. En büyük rakibimiz de Fenerbahçe Spor Kulübü. Her günün sonunda değerlendirme yapılıyor kaç puan farkla gidiliyor diye ya bi tık öndeler ya da kafa kafaya ilerliyoruz. Her bayrak bizim için çok önemli puan farkını kapatmak veya öne çıkmak için. Son gün son seans 4*100 karışık bayrak var, biz yine oturduk ‘Nasıl olur, ben nasıl atlarım önde mi geride mi?’ derece istatistiği yapıyoruz ama çok kritik bir yarış. Ya şampiyonluk gidecek ya da 2022 sezonu Açık Yaş Bayanlar yaz şampiyonu Enka olacak. Hayatım boyunca unutamayacağım yarışların başında gelecek o 4*100 bayrağın son 100 metre serbest yarışı… Fenerbahçe’de Elanaz Özdemir yüzüyor, artık son metreler biz yan yanayız; yanımda görüyorum reaksiyon vermeye çalışıyorum sürekli… Scoreboard’a bi değdik ikimiz aynı anda. Normalde ben kafamı kaldırıp dereceye bakana kadar tribünlerden çığlıkların gelmiş olması lazım… Ses yok, scoreboard’da dereceler yok yaklaşık 1,5-2 dakika sonra bir geldi dereceler: Enka 7 saliseyle şampiyon! Tribünün sesi mutluluk çığlıkları hepsi karışmıştı ama o 100 metrenin son 10 metresi benim hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçmişti. Çok güzel bir yarış, çok güzel bir deneyim ve tecrübe oldu o bana. Unutulmayacak bir bayrak yarışıydı.
Elif Naz Özdemir: Yüzme açıkçası yıllar gerektiren bir birikim, antrenman istiyor. Genel olarak baktığımızda profesyonel olarak bu yolda devam eden çoğu sporcumuzun küçük yaşlardan beri havuza gönül verdiğini söyleyebiliriz. Siz, ileride uluslararası turnuvalarda ülkemizi temsil etmek isteyen genç sporcularımıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
“RUTİNLERİNİZİ SEVDİĞİNİZ SÜRECE ZEVK ALIRSINIZ”
İlknur Nihan Çakıcı: Yüzme; özveri, sorumluluk, devamlılık ve otokontrol isteyen bir branş. Profesyonellik bambaşka bir platform, üzerinizde ekstra sorumluluk ve bağlılık oluyor. Benim tavsiyem hayallerinin peşinden gitsinler, sevdikleri işi gönül vererek yapsınlar, başarabileceklerine inandıktan sonra kendilerine güvensinler ve bu yolda ilerlesinler. Spordan da kopmasınlar hiçbir zaman… Çok kısa bugüne kadar duyduğum en güzel cevapla esas soruyu yanıtlamam gerekirse Federer’den vereyim cevabı. “Rutinlerinizi sevin… Rutinlerinizi sevdiğiniz sürece zevk alırsınız.”
Elif Naz Özdemir: Geçtiğimiz aylarda Aysu Türkoğlu saatler süren bir yolculuk sonrası Manş Denizi’ni yüzerek geçti ve büyük bir başarıya imza attı. Aysu ile birlikte ‘açık su yüzme’ branşına olan ilginin arttığını düşünüyorum. Sizin açık su yüzme branşıyla ilgili düşünceleriniz neler? İleride siz de bu branşı deneyimlemeyi düşünüyor musunuz?
İlknur Nihan Çakıcı: Açık su ve havuz branşları birbirine yakın gibi gözükse de aralarında çok fark var ben o tarafta yarışmayı düşünmüyorum hem mesafeden dolayı hem de sprinter olduğum için. Aysu’dan önce Bengisu Avcı geçmişti Manş’ı biliyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde de Bengisu Catalina’yi geçti, Murat Öz ise Manş’ı. Aynı zamanda 7 okyanusu geçmeyi hedefliyor Bengisu; günümüzde ilk defa bir Türk kadının yapacağı bir şey olacak. Yüzme branşının geliştiği şekilde açık su branşı da aynı şekilde gelişiyor. Aysu’yla beraber bu başarı daha da görülür oldu. Manş’ı geçen en genç Türk oldu, aynı zamanda hiç kolay olmayan bir başarı… Bengisu ile birlikte çok büyük işlere imza atacağına benim hiçbir şüphem yok. Aynı zamanda genç milli sporcularımız da yurt dışında dünya ve Avrupa çapında başarılara imza atıp madalya alıyorlar. Bu da yüzme sporunun Türkiye’de gelişerek geldiği noktayı gösteriyor.
Elif Naz Özdemir: Kişisel olarak yüzmeyi tercih ettiğiniz bir stil var mı, varsa neden? Buna ek olarak yarışmalardan önce bir antrenman gününüz nasıl geçiyor?
İlknur Nihan Çakıcı: İlk yüzmeye başladığımda sırtüstü yüzüyordum, uzunca yıllar sırtüstünde mücadele verdim daha sonra serbest branşına kaydım ama sırtüstü yarışlarına da giriyordum. Yavaş yavaş devreye kelebek ve karışık girmeye başladı daha sonra tamamen serbeste döndüm diyebilirim. Kurbağa branşı ve uzun mesafe yarışları hariç hemen hemen her branşı yüzdüm. Antrenman günlerim dönemine göre değişiklik gösterebiliyor. Hazırlık dönemi ve yarış dönemi yoğun gibi. Şu an ben hazırlık dönemindeyim, haftada 3 kara antrenmanım var 9 da su antrenmanım oluyor.
Elif Naz Özdemir: Her sporda mental dayanıklılığın büyük öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Siz suya girmeden önce zihninizi yarışa nasıl odaklıyorsunuz? Sizce yüzmenin fiziksel zorlukları dışında mental olarak en büyük zorluğu nedir?
HEDEFLERİMİ VE HAYALLERİMİ DÜŞÜNEREK POZİTİFTE KALMAYA ÇALIŞIYORUM
İlknur Nihan Çakıcı: Her yarışın ve her müsabakanın farklı heyecanı var. Ama kendim için söylemem gerekirse hangi yarışa stres ya da heyecan yapmadan girdiysem daha iyi sonuçla çıktım. Antrenmanda saniyeler hatta saliseler düşürebilmek için her gün mücadele veriyorsunuz ki sonucunda keşke şunu da yapabilseydim demeyin. Fakat zorlandığım zamanlarda pes etmeden devam etmek oldukça önemli. Hedeflerimi ve hayallerimi düşünerek pozitifte kalmaya çalışıyorum.
Elif Naz Özdemir: Beslenme düzeniniz nasıl? Özellikle yarış öncesi / sonrası herhangi bir gıda takviyesinde bulunuyor musunuz? Buna ek olarak, yarışlardan önce gerçekleştirdiğiniz herhangi bir toteminiz var mı?
İlknur Nihan Çakıcı: Açıkçası ben boğazına düşkün biriyim, yemeği çok seviyorum fakat ayırdığım yemekler de elbette var. O yüzden ekstra dikkat etmem gereken konuların başında geliyor beslenme düzeni benim için. Özellikle yarış öncesi veya sonrası yediğim ya da içtiğim özel bir şey yok ama sezon içerisinde beslenmeme zaten ekstra dikkat ettiğim zaman bir ek gıdaya gerek kalmıyor. Önceden totemim vardı, çok kısa ondan da bahsedeyim. Ben mavi rengini çok severim her yarışa mavi mayoyla girerdim. Bir gün kulüp bana pembe mayo göndermiş. Değiştirmek için çok uğraştım pembe rengi de bana çok uzak bir renk ama değişim yapamadık. ‘Hadi bir seferlik olsun’ dedim ama o yarış geçebilecek en kötü şekilde geçti, ben maviye tekrar dönmek istedim ama bıraktığım zamana denk gelince kaldı. Tekrar geri döndüğümde aslında mayonun sadece bir araç olduğunu, aslında yüzenin ben olduğumu anladığım için şu an rengin pek bir önemi yok ama Konya’da sezon best time’ini pembe mayomla yaptım onu da dipnot olarak belirteyim. Sevmeye başlıyorum sanırım pembe rengini! :))
Elif Naz Özdemir: Uluslararası birçok yarışmada mücadele ettiniz. Bu yolculukta da Sırbistan (2012 Balkan Gençler Yüzme Şampiyonası), İskoçya (Kısa Kulvar Avrupa Yüzme Şampiyonası), İngiltere (2016 Londra Avrupa Yüzme Şampiyonası), Macaristan (2021 Avrupa Yüzme Şampiyonası) gibi birçok ülkeye seyahat ettiniz. Hem gönül verdiğiniz sporu yaparken birçok farklı kültüre tanık olmak size neler kattı?
İlknur Nihan Çakıcı: Pandemiden önce gittiğimiz ülkeleri az da olsa gezip görme ihtimalimiz vardı. O ülkeye ait kültürleri, o şehrin güzelliklerini gezerek görebiliyorduk. Ama pandemi sonrası bu imkanlar biraz kısıtlandı; ilk zamanlar hatta servis otelin kapısından alıp havuzun kapısına, havuzun kapısından otelin kapısına bırakıyordu. Daha yeni yeni eskiye dönmeye başlıyoruz.
Elif Naz Özdemir: Günlük hayatınızda ve kariyerinizde benimsediğiniz bir motto var mı?
İlknur Nihan Çakıcı: Bir mottom yok açıkçası ama hayatta ya kazanacağınız ya da ondan öğreneceğiniz sadece iki seçenek var.
Kısa Sorularla İlknur Nihan Çakıcı
❖ Sabah antrenmanı mı akşam antrenmanı mı?
Akşam antrenmanı
❖ Bireysel olarak en büyük hedefiniz?
Olimpiyata gidip olimpik bir sporcu olmak
❖ Başka bir spor ile ilgilenseydim …… olurdu.
Voleybol
❖ En sevdiğiniz ülke?
İtalya
❖ Rol modeliniz?
Bir rol modelim yok aslında ama en büyük rol modelim kendim gibi gördüğüm vizyonuna ve fikirlerine değer verdiğim antrenörüm (Sinan AKTİLAV) ve annem (Nagehan Baykan AFŞAR) diyebilirim.
❖ Guilty pleasure’ınız olan atıştırmalık?
Nutella 😁