THİAGO ALCANTARA YAŞAM ÖYKÜSÜ
Dünyada kendine ait hareketleri ile ikonikleşen birçok oyuncu vardır. Geçmişte Cruyf dönüşü, Zinedine Zidane’ın Marsilya Ruleti, Ronaldinho’nun flip flapı bunlardan bazıları. Hikayemizin kahramanı Thiago Alcantara’nın da arkasından gelen oyuncuyu kendi stili ile bekleyerek hızlı bir şekilde ekarte ederek geçmesi şimdilerde ‘’Thiago Dönüşü’’ olarak adlandırılıyor.
Gerek top ile ilişkisi, gerek oyunu yönlendirmesi, gerekse oyunun nabzını belirlemesi ile sahada sırf o var diye bizleri ekran başına getirecek cinsten bir oyuncu olan Thiago Alcantara’nın bir hayli ilginç anıları içerisinde barındıran kariyerine gelin hep birlikte bakalım…
ÇOCUKLUK YILLARI:
Thiago Alcantara Nascimento, İtalya’nın güneyinde yer alan Brindisi kentinin San Pietro Vernatico kasabasında dünyaya geldi. Annesi Valeria Alcantara profesyonel bir voleybolcuydu, babası Mazinho idi. Babasının o dönemde İtalya’nın Lecce kulübünde forma giyiyor olması nedeniyle hayatları futbola göre şekillenen aile, o günden itibaren baba Mazinho’nun transferleri dolayısıyla; İtalya, Brezilya ve İspanya’daki futbol kültürleri içerisinde bir dönem geçirdi. Çocukluk yıllarında ekonomik olarak rahat bir yaşantısı olan Thiago için o dönem hayatındaki belki de en zor şey, sürekli bulundukları yerden ayrılıyor oluşlarıydı.
Babasının devamlı transfer olması çocukken arkadaşlık bağlarının oluşmasını engelliyordu. Çünkü küçük Thiago sürekli yakınlık kurmaya başladığı arkadaşlarına veda ediyordu. Bu sırada Brezilya serüveninde dünyaya gelen kardeşi Rafinha, zamanla ailenin bu yolculuklarında Thiago’ya arkadaşlık edecek en önemli kişi olacaktı.
Babasının Thiago’yu düzenli olarak kendi antrenmanlarına yanında götürmesi onun küçük yaştan itibaren topla olan ilişkisini geliştirmesi açısından iyi bir fırsattı. Büyürken, babasının profesyonel yaşantısını gözlemliyor olması genlerinden gelen yeteneği dışında, onu yaşıtlarından öne geçiren önemli etkenlerdendi.
Thiago’nun çocukluğunda babasını örnek alarak büyüdüğünü anlatan Valeria Alcantara:
‘’Antrenmandan gelince ayakkabılarını yere serer, evdeki sehpaları ve sandalyeleri yerleştirip, topla aralarından geçerek slalom yapardı. Bu onun topla olan ilişkisini zamanla inanılmaz derecede geliştirdi.’’
DÜNYA KUPASI KAZANANI BİR BABA:
1994 Dünya Kupası’nda Brezilya-Hollanda maçının 61. dakikasında Bebeto, Romario ve Mazinho’nun yan yana gelip kucaklarında bebek sallama gol sevincini mutlaka hatırlayanlar olacaktır.
Hollanda ile oynanan çeyrek final maçında Bebeto, 3-2’lik galibiyetle Brezilya’nın ikinci golünü kaydettikten sonra duygularına hakim olamamış, Mazinho ve Romario ile önceden konuştukları gol sevincini yapmışlardı. O dönemde internet olsaydı bu hareket yüksek ihtimal en çok izlenme alan videoların başında gelirdi. O gol sevinci Bebeto’nun oğlu Mattheus Oliveira için yapılmış olsa da fotoğraftaki hiçbir oyuncunun çocukları Mazinho’nun çocukları olan Thiago ve Rafinha kadar ünlü bir ünlü bir futbol kariyerine sahip olamadılar.
O turnuvada 1994 Dünya Kupası’nı kazanan Mazinho’lu Brezilya tarihinde 4. Kez kupayı müzesine götürmüştü.
KARİYER YOLCULUĞU:
Brezilya’nın Rio şehrinde Flamengo akademisinde futbola başlayan Thiago, İspanya’ya taşınmaları ile Ureca de Vigo ve babasının Elche’ye transferi ile Kelme CF’de oynamayı sürdürdü.
2005 yılında dünyanın sayılı altyapılarından biri olan La Masia tarafından keşfedilen Thiago için artık kariyer basamaklarını tek başına yürümenin zamanı gelmişti.
La Masia’da çeşitli gruplarda yer alırken başarılı performanslar sergileyen Thiago için her geçen gün Nou Camp’ta forma giyme ihtimali artıyordu. 2008’de Frank Rijkaard’ın Barcelona’dan ayrılmasıyla göreve gelen Pep Guardiola’nın onu daha önce çalıştırdığı Barcelona B’den çok iyi tanıyor olması bu süreci hızlandırıyordu. Ancak o dönemde Barcelona kadrosunda yer alan İniesta-Xavi-Busquets üçlüsünün arkasını Keita ve Yaya Toure’nin dolduruyor olması, sürecin bir sene daha uzaması anlamına geliyordu.
Thiago onlardan bir şeyler öğrenmiş olmanın ayrıcalıklı olduğunu vurgulayarak Xavi ve İniesta ile ilgili şunları söylüyor;
“Xavi ve Andrés’den çok şey gördüm. Xavi takımın nefes almasını sağlıyor. Andrés daha çok yeteneği ve zekasıyla oyunu yönetiyor. Xavi’yi izleyemeyeceğimi düşünmek beni üzüyor. Barcelona’yı bu noktaya getiren en önemli isimlerden biri Xavi’nin oyunudur.’’
Thiago için kariyeri açısından bir diğer önemli konu milli takım tercihiydi. İtalya’da doğduğu için hem İtalya, hem Brezilya, hem de İspanya Milli takımlarından teklifler vardı. Babası Brezilya’yı tercih etmesini istese de hayatının büyük bir bölümünü İspanya’da geçirdiğini söyleyerek tercihini İspanya’dan yana kullanmıştır.
İlk formayı 2009 yılında futbola olan tutkuyu ve bağlılığı ondan öğrendim dediği Guardiola’dan alan Thiago, Barcelona kariyerine 4 La Liga Şampiyonluğu, 1 UEFA Şampiyonlar Ligi, 1 Kulüpler Dünya Kupası sığdırdı. Barcelona’da birçok yetenekli oyuncunun yanında rotasyonda forma şansı bulan Thiago’nun Fabregas’ın takıma katılması ile forma giyme şansı her geçen gün azalıyordu.
O dönemde Barcelona ile devam etmeyen ve dinlendikten sonra Bayern Münih’e imza atan Guardiola’nın kulüp yetkililerinden transfer olarak tek bir isteği oldu:
‘’İstediğim tek oyuncu Thiago. Ya o olacak ya da hiç kimse.’’
Guardiola için Barcelona’da değişilmez olan Iniesta ve Xavi’nin yerini önümüzdeki dönemde Thiago, dolduracaktı. Bu yüzden Bayern’de kendi sistemine öncülük edebileceğini düşündüğü Thiago’yu Bayern Münih yetkililerini ikna ederek 25 milyon Euro’ya satın almalarını sağladı.
GUARDİOLA’NIN MİRASI:
Bundesliga’da Bayern’e ilk katıldığı dönemde tıpkı Liverpool’da olduğu gibi Bayern kariyerinin ilk aylarında ayak bileğinden sakatlık geçirmiş ve sahalardan bir ay uzak kalmıştı. Ardından tam sahalara geri dönüyor derken, bu sefer de sağ diz çapraz bağlarından sakatlanmış olması onun futbol kariyerinden toplamda tam 371 günü söktü aldı. Tıpkı Liverpool taraftarlarında olduğu gibi Bayern taraftarlarının da ellerinde bu kadar kaliteli oyuncular varken neden onun transfer edildiğine dair eleştirilerin o dönemde de ardı arkası kesilmiyordu. Onun futbola sağlıklı bir şekilde dönmesini sağlayan ise ilginç bir isim.
“Tıp dünyasının Messi’si” olarak gösterilen ortopedik cerrahi ile ortopedik spor hekimliğinde uzmanlaşmış İspanyol Dr. Ramon Cugat, Thiago’nun ameliyatına girerek oyuncunun tedavi sürecinde fiziksel kontrollerinin yanı sıra psikolojik olarak da onu iyi etmenin yollarını aradı.
Aynı Cugat’ın 1998 Dünya Kupası’nda sakatlığı dolayısıyla turnuvaya katılamayacağı açıklanan Guardiola’yı kendi yöntemleri ile tedavi etmesi ve onu turnuvaya uğurlamış olması Thiago-Pep arasındaki ilginç hikayelerden bir tanesi.
Onu Bundesliga’ya getiren Katalan teknik adam, 2016’da Manchester City’ye gitmesine rağmen, Thiago, Bayern’de kaldı. Akıl hocasını kaybetmesine rağmen İspanyol oyuncunun ilerlemesi durmadı; tam tersi bir şekilde 2016/17 sezonunda Carlo Ancelotti yönetiminde Thiago, Bundesliga’daki tartışmasız en iyi sezonunu geçirdi.
Yıl boyunca toplam 41 maçta oynadı, altı gol ve altı asistle en yüksek skor katkısı yaptığı sezonunu geçirdi. Guardiola ile o dönem başarısız bulunarak belki yollar ayrıldı; ama ektiği tohum, dünya çapında futbol anlarına tanıklık etmemizi sağlayacak bir ağaca dönüştü.
Thiago, Bundesliga’da geçirdiği 7 sezon boyunca %90 pas isabeti yakalamasıyla çılgın bir istatistik ile Bayern kariyerini geride bıraktı.
Bayern’deki son sezonunda Şampiyonlar Ligi’ni kazanmalarının ardından ayrılacağını açıklayan Thiago için geçmişte onu eleştiren taraftarlar 7 senenin sonunda artık biraz daha onu izleyebilirdik, onun yerini nasıl dolduracağız diyorlardı.
Sözleşmesine bir sene kala ayrılma kararı alan Thiago için o dönem Karl Heinz Rummenige şu sözlerle bahsetmişti.
O harika bir insan ve Bayern Münih için her zaman birinci sınıf bir oyuncuydu. Lizbon’daki Şampiyonlar Ligi maçlarında onun adına çok mutlu oldum. Her zaman sorgulandı, çünkü sözde büyük maçlarda büyük performanslar veremiyordu. Ancak Lizbon’da ne kadar kaliteli olduğunu kanıtladı.
“Şu anda aramızdan ayrılması, kalite açısından büyük bir kayıp, aynı zamanda bir insan olarak. Buna rağmen, yeni bir şeyler yapmak istemesine saygı duyuyoruz.’’
Sözlerine devam eden Rummenige;
Liverpool’ ile anlaşmayı imzaladığı gündü. 10 dakika sonra, otoparkta, her zaman park ettiği yerde duruyordu . Kendi kendime düşündüm: ‘O burada ne yapıyor?’
Yanıma geldi ve beş dakika kollarımda ağladı ve basitçe şöyle dedi: ‘Buna izin verdiğiniz için çok teşekkür ederim.’
27 milyon sterlin karşılığında Liverpool’a imza atan Thiago için ilk sezonu tıpkı Bayern’deki gibi pek de beklediği gibi başlamadı. Ligin ikinci haftasında Liverpool ile Everton karşılaşmasında Richarlison tarafından dizine sert bir müdahaleye maruz kalan Thiago, yaklaşık 2 ay boyunca sahalardan uzak kaldı.
Sakatlık sonrasında tam anlamıyla toparlayamaması ve Liverpool’un şampiyonluk sonrasındaki sezonu ligde 3. Tamamlamış olması Thiago hakkında birçok ismin eleştiride bulunmasına neden oluyordu.
Bir kesim Premier Lig’in hızıyla baş edemiyor düşüncesindeyken; bir diğer kesim Liverpool’un oyun sistemine uymadığını düşünüyordu.
Tam tersini düşünen grupta ise başı Jamie Carragher çekiyordu.
Ona göre Liverpool’un artık Thiago Alcantara’nın takıma katılması ile Bernardo Silva ve Kevin de Bruyne ile rekabet edebilecek bir oyuncusu vardı.’’
Bu olumsuz süreçte Thiago’nun kalitesinden şüphe duymadığından bahseden Jurgen Kloop, yalnızca şanssız bir başlangıç yaptığını, zamanla eski günlerine döneceğinden bahsederek oyuncusuna arka çıkmıştır.
Geçtiğimiz sezon taraftarlar için hayal kırıklığı olsa da bu sezonun son düzlüğünde Manchester United, Manchester City karşılaşmalarında ortaya koyduğu performans ile Jurgen Kloop’un onun üzerinde neden ısrar ettiğini net bir şekilde gösteren Thiago için Kloop şunları söylüyor:
“Thiago iyi bir oyuncu ve onu formda tutmamız gerekiyor. İyi bir ritim yakaladı ve bu durum performansının yukarıda olmasını sağlıyor. Doğru anlarda yaptığı doğru hamleler ve paslar bizi rahatlatıyor. Gezegendeki sadece birkaç oyuncu her şeyi herkesten daha önce görüyor ve aynı zamanda topu gördükleri boşluğa gönderebilecek yeteneğe sahip. Thiago bu yüzden bizim için çok önemli.”
Thiago kariyerinde sahada bulunduğu süreç içerisinde yaptıkları ile her zaman futbola olan tutkusunu bizlere net bir şekilde hissettiren bir oyuncu oldu.
Bu sezon Liverpool’da ilk 11 başladığı 15 lig maçının Man City haricinde 14’ünü kazanmasında önemli rol oynayan ve onu eleştirenlere net bir şekilde ben buradayım mesajı veren oyuncu, artık kötü günlerini geride bırakmış gibi gözüküyor. Bayern’de olduğu gibi Liverpool’da da onu eleştiren taraftarlar artık o sahada olduğunda farklı bir heyecanla maçı izliyorlar. Forma satışlarında da takımda en fazla forması satılan oyunculardan olması onun ne kadar sevildiğini kanıtlar cinsten bir durum.
Thiago birgün futbolu bıraktığında her zaman insanları eğlendiren bir futbolcu olarak anılmak istiyor. Kariyerinin önünde birkaç senenin daha olduğunu düşünürsek Thiago futbolu bırakmamış olsa da zaten öyle hatırlanıyor.
Premier Lig’de son zamanların en heyecanlı lig sonu yarışı sürerken kaderin cilvesinden midir bilinmez. Belki de Pep’in eski öğrencisi Thiago ve arkadaşları geriden gelerek önümüzdeki haftalarda Manchester’ın mavilerini şampiyonluktan edecekler.