Beşiktaş – Fatih Karagümrük maç yazısına, tarihe not düşmek bakımından şöyle başlayalım. İlk iki hafta maçlarını ihtiyaç duyduğu takviyeleri yapamadan oynayan Beşiktaş cephesinde üçüncü haftada da değişen bir şey yoktu. Yine hafta arası bol transfer haberi, bol dedikodu, manşetleri süsleyen yıldız isimler… Buna mukabil, atılan imza ve sahaya çıkan oyuncu sayısı sıfır. Beşiktaş yönetiminin bu konuda çaba harcadığına şüphe yok ancak “ince eleyip sık dokumak” ile “atı alanın Üsküdar’ı geçmesi” arasındaki fark, büyük takımlarda şampiyonluk yarışına direkt etki edebilir. Ki, Karagümrük karşısında skora da etki edebilirdi.
Alanya deplasmanında yaşanan şok, Valerien Ismael’in skoru koruma güdüsü, hakem Yasin Kol’un akıllara zarar performansı kabul edelim ki, Beşiktaş’a ufak çaplı bir travma yaşatmıştı. Herkesçe merak edilen konu ise bu travmanın Vodafone Park’a sirayet edip etmeyeceği idi. Maçın başlama düdüğüyle birlikte gördük ki, travma şöyle dursun, siyah-beyazlı takım olan biten yüzünden fena halde bilenmiş. Hakem Arda Kardeşler’in su molası verdiği ilk yarının ilk 25 dakikalık bölümünde Beşiktaş hanesinde bir gol, direkten dönen üç top, bir nedense(!) verilemeyen penaltı var. Sahaya bir kez daha 4-3-3 düzeninde yayılan Valerien Ismael’in talebeleri; Salih-Gedson ikilisinin ayarladığı baskı zamanlamasıyla çoğu kez Karagümrük takımına karşı yarı sahaya geçecek zamanı dahi tanımadı. Kalabalık şekilde yapılan şok presler, kazanılan topların olumlu kullanımı, Weghorst’un pivot santrfor özelliklerinden gezinerek faydalanan Nkoudou ve Muleka. Çoğunlukla beklerin de “kanat beki” misali orta alana çıkarak oynamasıyla siyah-beyazlılar sayısal üstünlüğü çok kolay ele aldılar. Böyle bir oyunda takımlara gereken yüksek fizik güç ki, Valerien Ismael’in bu anlamda takıma seviye atlattığını kabul etmemiz gerekiyor. Bu noktada takımın kilit noktalarından biri haline gelen Berkay’ın, tecrübesizliğinin de etkisiyle zorlanması yadırganmamalı. Zaten Beşiktaş teknik direktörü de ikinci devreye Berkay – Kartal değişikliği ile başlayarak bu teşhisi koyduğunu gösterdi.
Karşılıklı atılan duran top golleri sonrası skor 3-1’e geldiğinde, Beşiktaş’ın biraz vitesi boşa aldığını söylersek sanırım yanlış yapmamış oluruz. Oyuna Karagümrük’ün ortak olmaya çalıştığı bir yirmi dakikalık bölüm var. Burada ilk devrede çıkılan yüksek temponun etkilerinden bahsedilebilir. Bir de Valerien Ismael’in ısrarla oyuncu değiştirmemesinden. Fransız teknik adam geçen hafta yapılan eleştirilerden mi etkilendi bilemiyorum ama kulübede çok fazla alternatifi olmadığı da aşikar. Örneğin elinde Berkay dışında bir ön libero alternatifi olsa muhtemelen defansın önüne Salih’i çekmek zorunda kalmayacak, Beşiktaş’ın da üretkenliği yara almayacaktı. Keza bir sağ stopere sahip olsa, Necip’i belki hamle oyuncusu olarak orta alan düştüğünde o bölgeyi tahkim etmekte kullanacaktı. Bu nedenle Valerien Ismael’e yapılan eleştirilerde ölçülü olmak gerektiğini düşünüyorum. Geldiğinden bu yana öğrenerek ilerliyor gibi görünüyor. Futbolun tekniği-taktiği konusunda öğrenecek çok şeyi olmayabilir ama ülkemizi, burada oynanan futbolu, büyük takım zihniyetini ve camianın ondan beklentilerini bence yeni yeni kafasında oturtmaya başladı. Baktığımızda fizik kondisyon konusunda, duran top organizasyonlarında ve moral motivasyonda Beşiktaş’a eli değdiği belli oluyor. Yönetim de iki üç takviye ile işini kolaylaştırabilirse, soru işaretleriyle başlayan Beşiktaş – Valerien Ismael ilişkisi ilerleyen dönemde hiç kimsenin tahmin etmediği ölçüde pozitif noktalara ulaşabilir. Yeter ki, Beşiktaş gelişirken kazanma alışkanlığı edinebilsin.