Cem Arber
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Futbol
  4. Çanlar Çebi için çalıyor

Çanlar Çebi için çalıyor

Ahmet Nur Çebi Beşiktaş
Ahmet Nur Çebi Beşiktaş
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Süper Lig’de beş maçlık serisini altı maça çıkarmayı hedefleyen Beşiktaş,
22.hafta maçında konuk olduğu Karagümrük ile Olimpiyat Stadı’nın soğuk ve
kasvetli atmosferinde karşılaştı. Form durumları yüksek iki takımın maçında
beklentimiz, bol pozisyonlu ve heyecanlı bir maç izlemekti ki, bu kısmen gerçekleşti.
Karşılaşmanın ilk yarısını izlemeyenler için en kısa yoldan şöyle özetleyebiliriz;
Beşiktaş, Cenk Tosun’un bir gol atıp, bir vuruşunun da üst direkten döndüğü ilk 45
dakikayı 0.59 gol beklentisiyle kapattı. Karagümrük takımının ise ilk devre itibariyle
gol beklentisi 0.71 oldu. (Merak edenler için maç sonu rakamları Beşiktaş: 0.91,
Karagümrük:1.28 xG) Anlayacağınız, Beşiktaş rakibine pozisyon verme konusunda
oldukça bonkör davrandı. Ben bu durumun oluşmasında ilk 11 tercihinin de etkili
olduğunu düşünüyorum. Salih’in yokluğunda kurulan Gedson – Tayfur – Dele
merkezinde savunmaya dönük oynayacak, çıpa tabir ettiğimiz bir oyuncu yoktu.
Salih, forma giydiği maçlarda çokça eleştiri alıyor ama bu durum çoğu zaman
göbeği kapatmak için ofansif meziyetlerinden ödün vermesinden kaynaklanıyor.
Karagümrük karşısında yukarıda saydığımız üçlü o kadar serbest ve geniş alanda
oynadılar ki, pasla çıkan rakip karşısında bu durum birçok kez savunma
yerleşiminin de bozulmasına yol açtı.
Nitekim ikinci yarıya Şenol Güneş Saiss’i defansın önüne yerleştirerek başladı
ama bu kez de Dele Alli kanada geçmek durumunda kalınca, siyah-beyazlıların
hücumda organize olmadıklarını gördük. Aslında lafı bu kadar eveleyip
gevelemenin pek bir anlamı yok. Günlerdir hatta haftalardır dedikodusu yapılan
ama bir türlü bitirilemeyen Hadziahmetovic gibi bir oyuncusu olsa, Şenol Güneş iki
mevkinin birden dengeleriyle oynamak zorunda kalmayacak, hem saha içinde hem
de kulübede eli rahatlayacaktı. Son dönemde neredeyse her maçtan sonra bu
köşeden Beşiktaş yönetiminin transferde elini çabuk tutması gerektiğini yazdık,
çizdik. Bunun nedeni basitti. Beşiktaş’ın hedefleri pamuk ipliğine bağlıydı. Yarın
akşam Galatasaray, Ümraniyespor’u yendiği anda o iplik kopacak. Kupadan zaten
elenmiş olan Beşiktaş takımında oyuncuları bundan sonra nasıl bir arada tutup,
hangi hedeflerle motive etmeyi planladıklarını açıkçası Beşiktaş’ı idare edenlerden
öğrenmek isterim. Nitekim, Gedson Fernandes’in maç bittikten sonra sınırda
olduğunu bile bile gördüğü kart adeta, “Bu saatten sonra ne işim var Sivas’ta?”
kartıydı. Hatta dikkatli izlerseniz, cebinde 3 sarı kartı olan bir başka oyuncu
Masuaku’nun da hakemin üzerine giderken Muleka ve Cenk Tosun tarafından
güçlükle durdurulduğunu göreceksiniz. Ne tesadüf değil mi? Üzülerek belirtmem
gerek, kalan haftalarda Şenol Güneş saha içi ve teknik-taktik konular kadar
oyuncularını kafa olarak futbolun içinde tutmak için de mücadele verecek.
Başlıkta kullandığımız ifade futbola ve Beşiktaş’a gönül verenler için abartılı
gelebilir ama çalan çanlar bugünkü skorun değil uzunca bir sürecin neticesi. 2020-
2021 şampiyonluğunun ardından her geçen gün geri giden bir Beşiktaş takımı var.
Avrupa’dan uzak kalınan fiyasko sezonun ardından; bu yıl kupadan erken eleniş,
ligden erken kopuş. Borç hanesinde rakamlar büyürken, amatör şubelerin içler acısı
hali. Futbolda dün yok, bugün var. Nasıl Beşiktaş başarısız olduğunda; hem
Vodafone Park’ı inşa edip, hem de iki şampiyonluk almasına rağmen fatura Fikret
Orman’a kesildiyse, Ahmet Nur Çebi’nin de dönemindeki şampiyonluğa rağmen
kredisi tükenmek üzere. Teknik direktör değişim jokerini (!) de birden fazla kullanmış
durumda. Kendisinin iyi niyetinden şüphem yok ama “vizyon” ve “çağdaş yönetim”
konusunda sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Bilhassa sporda ve futbolda

bireylerin performans eğrisi olduğu gibi tüzel kişilerin (kulüplerin) de performans
eğrisi vardır. “Dost acı söyler” atasözünden hareketle şunu söylemek lazım;
Beşiktaş tüzel kişiliği performans anlamında iki senedir baş aşağı gidiyor. Ve bu
gidiş sürerse, önünde sonunda tüzel kişiliğin paydaşları (taraftarlar, dernekler,
kongre ve kurullar) bu durumla ilgili bir aksiyon alma yoluna gidecekler.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir