Beşiktaş, bir yandan hoca arayışlarını sürdürürken bir yandan ligdeki yoluna düşe kalka devam etmeye çalışıyor. Başkan Hasan Arat, ince eleyip sık dokuduğu teknik direktör arayışlarında Giovanni van Bronckhorst’ta karar kılmış gözüküyor ama Hollandalı teknik adamın ekibini toparlaması uzun sürecek gibi. Uzayan sürecin Beşiktaş’a zarar vermeye başladığı bu gece bir kez daha görüldü ki, bu maçtan sonra işlerin hızlanacağını düşünüyorum. Hızlanması da gerekli.
Kasımpaşa karşısında siyah-beyazlılar; 60’a kadar 4-3-3, 60’tan sonra 4-2-3-1 düzeninde sahaya yayıldılar. Dost acı söyler, ilk 60 dakika Beşiktaş Kasımpaşa ile kafa kafaya görüntüde bir takımdı. 60’tan sonra Kasımpaşa Süper Lig takımı hüviyetini korurken, Beşiktaş 1.Lig’in orta sıra takımlaından biri haline dönüştü. Takımın neresinden tutsanız elinizde kalıyor işin orası ayrı ama bugünkü tablonun temel nedeni orta alan göbeğiydi. Hadziahmetovic 8 numara oynadığı bir önceki maçta, 2 asist yapmış bolca da alkış almıştı. Kasımpaşa karşısında 6 numaraya dönünce, eski defansif zaaflar hortlayıverdi. Burada asla suçlu Hadziahmetovic değil. Beşiktaş, regista ile oynayacak kadar topu hakimiyetine alıp rakibe bırakmayan bir takım değil. Pas yüzdesi bile buna müsait değil. Hal böyleyken, defansın önünde “dalgakıran” misali sert, güçlü ve mücadeleci (en az) bir oyuncuya ihtiyaç var. Amir, Salih, Gedson üçü bir arada oynayınca ancak ve ancak Kasımpaşa ayarında bir takım olabiliyorsun. Burada niyetim Kasımpaşa’yı küçük görmek değil ama lacivert-beyazlıların da şampiyonluğa oynamadıkları açık. Anlayacağınız, bu lig için ortalama defansif kalite ancak sayısal çoğunlukla yani 3 oyuncuyla yakalanabiliyor. Hele 60’tan sonra Serdar Topraktepe’nin yaptığı gibi o bölgeyi iki yumuşak oyuncuya teslim ettiğinizde takım sahada helva gibi dağılıyor.
Geçmiş haftalarda çokça bahsettiğimiz gibi başkan Hasan Arat’ın işi hocaya karar vermekle bitmeyecek. Çünkü bu takımın sağ ve sol bekleri, stoper bölgesi, orta sahası, kanatları ve Aboubakar’ın durumu dikkate alındığında santrfor bölgesi problemli. Bir başka deyişle kale hariç her yeri. Çoğunlukla ilk 11’e olmak üzere epeyce transfere ihtiyaç var. Bu bölgelerin ne kadarı ocak döneminde takviye edilebilecek. İşin vahim tarafı, teknik direktör konusundaki yavaşlık oyuncu transferinde de yaşanırsa, gelen teknik direktöre de yazık olacak çünkü benim gözlemlediğim kadarıyla tribündeki ve ekranları başındaki kitlenin sabır taşı çatlayalı çok oluyor. Normalde olması gereken yeni seçilen bir yönetime ipleri tamamen eline alıp icraatlarını ve planlamalarını gerçekleştirebilecek süre verilmesidir ama açık söylemek gerekirse, teknik direktör konusunda bile homurtular yükselmeye başlamış durumda. Sabırlar nasıl tükenmiş, siz anlayın. Peki, haksızlar mı? Bugün itibariyle Beşiktaş’ın ligde galibiyet yüzdesi 50, mağlubiyet yüzdesi 39. Siyah-beyazlılar; 30 Kasım’dan bu yana iç sahada 4 maç oynadı, 4 mağlubiyet aldı. Atılan gol 3, yenen gol 14. Üstelik bu gollerden ikisini sezon başında Vincent Aboubakar, Cenk Tosun, Jackson Muleka gibi isimlerin yanında hesaba bile katılmayan 18 yaşındaki Semih Kılıçsoy atmış. Derbilere gelirsek, takım Trabzonspor’a 3-0, Galatasaray’a 2-1, Fenerbahçe’ye 3-1 kaybetmiş. Alınan tek puan yok, ortada dişe dokunur futbol da yok.
Elbette ki, yukarıdaki tablonun sorumlusu Hasan Arat ve yönetimi değil. Öte yandan bizde meşhur bir söz vardır; “Mühür kimdeyse Süleyman odur.” Bugün insanların içlerinde biriktirdikleri öfke kanalize olacak yer arıyor ve durum böyle devam ederse sel suyu gibi önüne set çekilemez bir noktaya gelecek. Durum o raddeye varırsa, mühür kimdeyse öfkenin muhatabı da o olacak. Bir an evvel iş bitirici şekilde doğru hamlelerin yapılması gerekiyor. Beşiktaş camiası bu sezon “çile bülbülüm çile” şarkısını, “çile kartalım çile” olarak söylemeye alıştırıldı. Bu skandalda aslan payı olanlar ise ceketlerini alıp gittiler. Herkes bir umut, Hasan Arat’ın ağzından çıkacak bir iki güzel haber bekliyor. Bu haberlerin gelmesi de yetmeyecek, insanlar bu güzel haberlerin sahada güzel karşılık bulmasını da bekleyecekler. Anlayacağınız, Beşiktaş yönetiminin boşa harcayacağı 5 dakikası bile yok.