Sezonun geride bıraktığımız haftalarını durulmak bilmeyen bir çalkantı içinde
geçiren Beşiktaş, Şenol Güneş yönetiminde çıktığı ilk maçta, Ümraniyespor
karşısında, 5-2’lik bir galibiyet alarak kara bulutları dağıttı. Henüz işbaşı yapmasının
üzerinden 3 gün geçmişken, Şenol Güneş’in taktik anlamda harka bir iş çıkarttığını
söylemek açıkçası hamaset yapmak olur. Hatta tecrübeli teknik adamın, sahaya
çıkarttığı onbir ve dizilimde hata yaptığını düşünüyorum. Maç öncesi kadro
açıklandığında futbol kamuoyunun geneli gibi ben de Beşiktaş’ın baklava dizilim 4-
4-2 oynayacağını öngörmüştüm ama ilk düdükle beraber gördük ki; Weghorst’un
ileri uçta, Dele Alli’nin sol, Cenk Tosun’un ise sağ kanatta olduğu 4-3-3 sisteminde
oynuyor Beşiktaş. Böylesi bir sistemde defans-ofans dengesinin kurulması hatta
hücum dönüşlerinin efektif şekilde yapılması pek mümkün gözükmediği gibi her üç
oyuncunun gol bölgesine girişlerinden dolayı atak olgunlaştırmak da epey zordu.
Beşinci dakikada penaltı ile gelen skor üstünlüğü bu konudaki gerçeğin üzerini
örtmesin. Zaten ilk devrenin ilerleyen dakikalarında tıpkı Valerien Ismael’in
Beşiktaş’ının yaptığı gibi siyah-beyazlılar oyunu Ümraniyespor’a verdiler. Peki,
Valerien Ismael döneminden farklı olan neydi? Birincisi, Şenol Güneş “30.dakikada
yapmam gerekirdi ama bekledim” dediği değişikliklerle Cenk’i alışkın olduğu sol
kanada alıp, Redmond ile de topa sahip olarak ileri taşıyabilmeyi hedefledi.
Açıkçası; Weghorst, Cenk, Redmond üçlüsü hem kağıt hem yeşil saha üzerinde 4-
3-3’e çok daha yatkın bir yapılanma. Bu noktada Masuaku ve Rosier’in kenara
gelişleri yaklaşan Galatasaray derbisi öncesi bir önleyici hamle miydi yoksa Şenol
Güneş sahada istediğini alamadığı için bu değişiklikleri mi yaptı bu sorunun
cevabını derbide sahaya çıkan takımı görmeden veremeyeceğiz.
İkinci ve bence en önemli konu siyah-beyazlıların psikolojik olarak teknik
direktör değişimine olumlu reaksiyon vermesi. Şahsi fikrim, bugün ispatını
gördüğümüz üzere Valerien Ismael’in oyuncularla ilişkisinin anlatıldığı gibi pozitif
olmadığı yönünde. Fransız teknik adam oyunu an be an planlamaya çalışan ve
saha içinde oyunculara keskin çizgiler çeken bir teknik direktördü. Şenol Güneş ise
gelir gelmez orta alan ve forvetlere oyun içi serbestlik vermiş. Ümraniyespor
karşısında Gedson Fernandes, Josef, Salih ve Weghorst’un ısı haritaları sanıyorum
geçmiş haftalardan çok farklı çıkacaktır. Katı disiplin, keskin çizgilerle ayrılan görev
tanımları ve harfiyen uygulanması istenen yerleşim planlarının oyuncuları sıktığını
bugün gayet net şekilde görebiliyoruz. Elbette bu iyi midir kötü müdür tartışılır
ancak konu kadrodan verim almaksa, Şenol Güneş’in hareket tarzının daha olumlu
sonuç verdiğini söyleyebiliriz. Hatırlayın Valerien Ismael’in Beşiktaş’ı da lige parlak
bir başlangıç yapmış, 5 haftada 4 galibiyet ve 1 beraberlikle 13 puan toplamıştı.
Sonraki 6 haftada ise Beşiktaş hanesine sadece bir galibiyet yazılabildi. Sanıyorum,
Valerien Ismael ile oyuncusu grubunun ilişkisinin nerede koptuğu puan grafiğine
bakıldığında bugün net şekilde görülebiliyor.
Maç sonrası Şenol Güneş’in, “Oyun içinde takım duruyor. İlk devrede yaşandı.
Bu fiziksel olsa ikinci devredeki performans gelmez. Demek ki, moral/mental sıkıntı
fiziksel performansı etkiliyor.” açıklamasını son derece değerli görüyorum. Oyuncu
grubunun bundan önceki 6 maça inanmadıkları bir hoca eşliğinde çıktıkları ortada
ki, Valerien Ismael de takımın başında çıktığı son maçın ardından topu oyunculara
atmıştı.
Netice itibariyle, Şenol Güneş kısa zaman zarfında takım üzerine pozitif etki
edip bir ara sallantıya giren maçı tecrübesi ve yerinde müdahaleleriyle kazanmayı
başardı. İlerleyen haftalarda taktik olarak da Beşiktaş’a elinin değeceğini
düşünüyorum. Bu bakımdan puan kaybetmeden kendisini araya atabilmesi önemli.
Ghezzal dönünce sistem 4-3-3 mü olur, 4-2-3-1 mi tercih edilir, Dele Alli sahaya mı
kulübeye mi konumlanır… Bunlar hep ara sonrası tartışılması gereken konular
olacak.