Cem Arber
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Futbol
  4. Kazanırken kaybetmek

Kazanırken kaybetmek

Beşiktaş - Sivasspor maç sonu
Beşiktaş - Sivasspor maç sonu
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beşiktaş’ın sahasında ağırladığı ve 2-0 kazandığı Sivasspor karşılaşması kendi içinde hem önemli hem de ilginç ayrıntılar barındırıyordu. İşin teknik – taktik kısmını es geçerek bu konulara değinmek, sanırım Beşiktaş camiasına hakim iklimi açıklamak bakımından faydalı olacak. Bunlardan birincisi, hiç şüphesiz Alex Oxlade-Chamberlain. Şenol Güneş’in Salih’in sakatlığında, “Buyur forma senin” demesiyle kendisini ilk 11’de bulan Chamberlain, oyunda kaldığı süre boyunca hem çabası hem de kalitesiyle izleyenlerden geçer not aldı. Ünlü yıldızın verdiği ışıkla geçen sene atılan zar Dele Alli’den çok farklı bir profil çizdiğini söylememiz lazım. Şenol Güneş, kariyerleri düşüşte olan futbolculara yeniden ivme kazandırmasıyla ünlü bir teknik adam. Peki, Dele Alli neden olmadı derseniz, sanıyorum buna bir özlü sözle cevap vermemiz gerekecek; “Kimse görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır değildir.” Evet, Şenol Güneş oyunculara pozitif anlamda dokunan bir hoca ama bunu önce oyuncunun istemesi gerekiyor. İşte Dele Alli ile Chamberlain’i ayıran fark da burada. Oxlade-Chamberlain gerek antrenmanlardaki temposu gerekse de maçtaki çabasıyla yeniden yükselişe geçmeyi istediğini ve futbolun halen kafasındaki ana odak olduğunu gösteriyor. Bu çizgisini koruması halinde hem Beşiktaş, hem kendisi kazanır.

Beşiktaş - Sivasspor özet
Beşiktaş – Sivasspor özet

            Maça dair değineceğimiz bir diğer konu, Demir Ege Tıknaz’ın 6’dan 8’e doğru yavaştan evriliyor oluşu. Siyah-beyazlıların mevcut sisteminde (4-3-3) tek 6’yı Amir vazgeçilmez biçimde işgal ettiği için iki 8’le oynamak gibi bir durum var. Formalardan biri Gedson’a ait olduğuna göre diğeri için Demir Ege belki de hiç hesapta olmayan bir aday. Öte yandan genç futbolcunun bu geceki performansı bambaşka şeyler söylüyor. Hem “size” olarak bu kadar uzun hem de ayaklarına bu kadar hakim bir futbolcunun futbol dünyasında sık rastlanan bir oyuncu tipi olmadığından hareketle, Şenol Güneş’in onu 8’e koyması hoca için de kariyerindeki farklı bir meydan okuma. Demir Ege Şenol Güneş’in beklediği ve talep ettiği gelişimi gösterirse, Türk futbolu yeni bir yıldız kazanacak.             Üçüncü ve dördüncü maddelerde Muleka ve Onana var. Bu maddeler Beşiktaş taraftarıyla da yakından ilintili. Bu konuda öncelikle şunu söylemek lazım. Siyah-beyazlı camia sosyal medya vandallığına en açık ve bu konuda en savunmasız kulüplerden biri. Futboldan çok iyi anladıkları iddiasıyla atıp tutan fenomen(!) hesapların kuyuya attığı taşı çıkarana kadar nice sezonlar kaybedildi. Oysa aynı sosyal medya Boyko gibi, Vagner Love gibi, Tyler Boyd gibi nice fiyasko transferde kamuoyu baskısı oluşturma görevinde bayrak taşıdılar. Aynı kişilere göre gol averajıyla şampiyon olunan sezon 25 gol katkısı veren Cyle Larin, futbolcu bile değildi. Bu güruh şimdi de kafayı Muleka’ya takmış vaziyette. Gayet eforlu oynadığı, mücadeleden geri adım atmadığı üstelik kendi mevkisinde görev almadığı bir maçta Muleka’yı ıslıklamak, “Ben bu takımın işleyişine çomak sokacağım arkadaş” demekten farksız. Bilerek ve isteyerek Beşiktaş’a zarar veren ve bunu takımı/kulübü çok sevdikleri için yaptıklarını iddia eden bu grup, Onana’nın Beşiktaş kariyerini de başlamadan bitirmek niyetinde. Şenol Güneş belli ki, oyuncuyu toptan kaybetmemek için sorunu buzdolabına kaldırmayı tercih ediyor. Belki de uygun bir kiralık teklifi gelseydi, oyuncunun geçici transferine izin verecekti. Neden? Çünkü sosyal medya uzmanları 109 dakikada notunu verdiler de ondan. Söz konusu 109 dakika 6 maçta aldığı süre. Maç başına ortalama 19 dakika yapar. Bu oyuncu belki tek ön libero olarak performans veremedi ama ileride çift ön liberodan biri olarak iş görebilir ya da takıma alıştıkça ivmesi yukarı dönebilir diye düşünenlerin sayısı pek az. Türkiye’de futbolu ve siyaseti herkes bilir ama ikisinde de maalesef bolca çuvallıyoruz. Acaba bunun nedenlerinden biri çok bilmişlik olabilir mi?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir