Cem Arber
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Futbol
  4. Skandalın üzerini Redmond kapattı

Skandalın üzerini Redmond kapattı

Fenerbahçe - Beşiktaş
Fenerbahçe - Beşiktaş
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

            Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın Kadıköy’deki randevusu Türk futbol tarihine geçecek maçlardan bir diğerine sahne oldu. “Bir diğeri” dememin sebebi iki takım arasındaki maçların çoğunlukla futbolseverleri aksiyona, gerilime, heyecana ve futbola doyuran karşılaşmalar olmasından. Türkiye’deki genel kanı en büyük derbinin Fenerbahçe – Galatasaray rekabeti olduğu yönünde ama bu iki takım arasındaki maçlar çoğu zaman Beşiktaş’ın Fenerbahçe ile oynadığı karşılaşmalardaki tadı vermiyor. Maça dair en başta söylememiz gereken, Halil Umut Meler – Alper Ulusoy ikilisinin skandal ötesi bir penaltı kararıyla maçın önüne geçmeye heveslenmeleri olmalı. Bu maç 1-0 Fenerbahçe galibiyetiyle bitse, o penaltı kararını neden ve nasıl verdiklerini açıklayabilirler miydi, bilmiyorum. Hoş, imza attıkları skandalı hala açıklamaları gerekiyor ama Beşiktaş’ın galibiyeti sonrası gölgelerde saklanmaları çok daha kolay olacaktır. Anlayacağınız Nathan Redmond, ikinci yarıda sahne alarak yalnızca takımını değil hakemleri de bir nevi kurtarmış oldu. Hele ekrandan pozisyonu izleyip de penaltıya hükmeden Alper Ulusoy’u.

            Karşılaşmanın ilk yarısında her iki takımın da önde baskıya başvurduğuna şahit olduk. Baskı altında oyun kurmakta iki takım da vasatı aşamayınca, gitti geldili bir maçtan ziyade topun yarı sahalarda uzun süre kaldığı dengeli bir oyun izledik. Fenerbahçe’nin üçlü savunması, bir orta alan kalabalıklığına yol açıyordu ama kanatlarda da bir o kadar zaaf yaratıyordu. Tabi bunu kullanması gereken Beşiktaş’ta her iki kanatta sakatlıktan çıkan Ghezzal ve orijini santrfor olan Cenk Tosun oynayınca beklenen etkinlik gösterilemedi ve maç orta alan göbeğine sıkışıp kaldı. Bu bölgede Fenerbahçe’nin Arda Güler’in becerisiyle topa daha fazla hükmettiğine tanık olduk. Genç futbolcu, yeşil zemindeki yeteneklerini penaltı pozisyonunda olduğu gibi tiyatro sahnesine taşımadığı sürece renklerden bağımsız olarak Türkiye’de herkesin sempatisini kazanır ama bugün çok yanlış işlere tevessül ettiğini de bir büyüğü olarak belirtmeden geçmek istemem. İlk yarı sonunda gelen hatalı penaltı ve Fenerbahçe’nin soyunma odasına önde girişi, ikinci yarı açısından her iki teknik heyeti yeni planlar yapmaya itti.

            İkinci 45 dakika Beşiktaş açısından adeta felaketle başladı. Gedson’un kaybettiği top, Arda’nın derine çabuk oynayışı, Welinton’un faulü ve penaltıya eşlik eden kırmızı kart. Bu dakikada Fenerbahçe’nin yapması gereken atışı gole çevirip maçı rolantiye almasıydı ki, bunu yapabilseler maç bitmiş olacaktı. Oysa kader ağlarını bambaşka şekilde ördü. İkinci devrede Şenol Güneş’in Maxim ile birlikte oyuna aldığı Nathan Redmond, Türkiye’deki kariyer maçlarından birine imza attı. Sarı-lacivertliler, 2-1 yenik duruma düşene kadar bu maçı nasıl olsa kazandık havasındaydılar. Beşiktaş ise 10 kişi kaldıktan sonra glikojen depolarını son zerresine kadar kullanan bir futbolcu topluluğu haline bürünmüştü. Blok halinde gidip gelen siyah-beyazlılar, Fenerbahçe savunmasının yumuşak karnını Redmond önderliğinde keşfettiler. İkinci 45 dakikada savunma arkasına sarkan Beşiktaşlı oyunculara atılan her pas ya gol oldu ya da tehlikeli bir gol pozisyonu. Buna mukabil Fenerbahçe teknik heyeti panik halinde topla becerili oyuncuları birbiri ardına sahaya sürmeye başladı. Buna karşın bu değişikliklere eşlik eden bir taktik plan var mıydı diye soracak olursanız, cevabım olumlu olmayacaktır. Çok hücumcu ile eksik kalan rakibin üzerine gitmek, üçüncü bölgede organize bir baskı kuramadıktan sonra çoğu zaman rakibinize bulunmaz geçiş hücumu fırsatları yaratır. İşte Beşiktaş ve Redmond da tam olarak bu durumdan faydalandı. İngiliz futbolcu bireysel becerisine, pas kalitesi ve son vuruş da ekleyince neden Premier Lig’de oynamış bir oyuncu olduğu sorusunun cevabını verdi. Bu tür performanslarını arttırması bir başka deyişle bir türlü yakalayamadığı istikrara kavuşması halinde Beşiktaş’ın ofansif problemlerini tek başına çözme potansiyeline sahip. Tıpkı bir zamanlar Ghezzal’ın, Talisca’nın yaptığı gibi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir