Beşiktaş, Fernando Santos’un gala gecesinde Tüpraş Stadyumunda Karagümrük ile karşılaştı. Portekizli teknik adamın kadro açısından eli dar olduğu için ilk 11’de fazla bir değişiklik görmedik. Salih Uçan’ın takıma dönüşü dışında geçtiğimiz hafta sahaya çıkan futbolcular sahadaydı. Tabi bu tek değişikliğin takımı etkilemediğini söyleyemeyiz. Salih’in dönüşüyle Amir yeniden 6 numaraya dönmüş ve bu durum eski sorunların yeniden gün yüzüne çıkıp çıkmayacağına dair kafalarda soru işareti oluşturmuştu. “Fernando Santos’un Beşiktaş’ında ilk 45 dakikada değişik ne vardı?” diye soracak olursanız, öncelikle kazanma hırsı diyerek cevaplamam gerekir. Sahadaki Beşiktaşlı oyuncuların zaman zaman bir topa 3 kişi koştuklarını gördük ki, sezon özelinde bu çok karşılaşmadığımız bir durumdu. Oyuncu grubunun istek bakımından bir iki seviye yukarı gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir de Gedson Fernandes’in özel konumundan bahsedilebilir. Beşiktaş, her ne kadar göbekte 3’lü gibi dizilse de Gedson, çoğu kez rakip yarı alanda Cenk Tosun’a en yakın oyuncu konumundaydı. Fernando Santos’un ondan hücum bölgesinde yararlanmaya çalıştığını görüyoruz ki, Portekizli yıldız ilk 45 dakikada çok müsait bir pozisyondan yararlanamazken, ikinci devrede golünü attı. Ayrıca Gedson’un bu bölgede konumlanması ön alan baskısının daha efektif yapılmasına yönelik bir hamle de olabilir. Öte yandan siyah-beyazlı takımda değişmeyip aynı kalan şeyler de vardı. Bunlardan en belirgini bir kez daha üçüncü bölgeye organize ve paslı şekilde çıkamama zaafı oldu. Beşiktaşlı oyuncular birçok defa savunmadan uzun oynamak zorunda kaldılar. Buna ek olarak, topu geri kazanma süresi göz önüne alındığında, Beşiktaş’ın ön libero mevkiinde bir prolem yaşadığı da göze çarpıyor. Dahası bu soruna transfer yapılmadan bir çözüm bulunamayacak gibi görünüyor. Lafı dolandırmadan söylemek gerekirse, Beşiktaş’ın transfer ihtiyacı olan bölgeleri çok ama eğer iki hakkı varsa, bunlardan birini defansif, diğerini de ofansif orta saha olarak kullanması gerekiyor. Ayrıca bu oyuncuların takıma kalite atlatacak özellikte olmaları, bir başka deyişle sezon başı Ahmet Nur Çebi’nin yaptığı “dostlar alışverişte görsün” transferlerinden olmamaları şart.
Beşiktaş’ın bu maçını değerlendirirken, 3-0’lık skoru göz ardı ederek 45-60 arasını baz almak futbol yönetiminin yapacağı en akıllıca iş olur. Çünkü bu bölümdeki yoğun Karagümrük baskısı, siyah-beyazlı takımın tüm defolarını ortaya koyar nitelikte idi. 62 ile 65’te peşpeşe atılan goller sonrası maçın rengi değişti. Hatta Semih’in golü olmasa, Fernando Santos maça çoktan müdahale etmiş olacak ve belki de bu maça dair bambaşka sonuçlar ortaya çıkacaktı. Türk futbolunun her gün biraz daha büyüyen yıldızı Semih, attığı golle hem kendi kariyer hikayesine, hem Beşiktaş’ın ligdeki hem de Fernando Santos’un Türkiye’deki hikayesine dokundu. Attığı gol dışında maç içindeki performansıyla da büyük beğeni toplayan Semih Kılıçsoy, bu çizgisini devam ettirmesi halinde hiç de uzak olmayan bir gelecekte Avrupa’nın önemli kulüplerinin radarına girer. Bireysel olarak oyunculara girmişken, Zaynutdinov’dan bahsetmemek hak yemek olur. Sessiz sedasız sol kanat sanılarak ve aslında kariyerinin büyükçe bir kısmını 10 numarada geçirmiş bir oyuncu olarak geldiği Türkiye’de zorunluluktan konulduğu sol stoperde her seferinde başarılı ve fedakarane maçlar oynadı, oynuyor. İşin kalite yönü belki tartışılır ama karakter anlamında Beşiktaş’ın transfer etmesi gereken oyuncular Zaynutdinov gibi oyunculardır.
Maçtan sonra Fernando Santos’un dediği gibi, oyuncuların Portekizli hocanın oyun felsefesini anlamaları zaman alacak. Bu gece buna dair ufak tefek ipuçları gördük. Santos, oyuncularından skor ne olursa olsun oyun zekalarını kullanıp en faydalı opsiyona yönelmelerini bekliyor. Fanteziye pek tahammülü yok. Bu açıdan problemli oyuncuların zaman içinde yavaş yavaş kadrodan elendiklerini göreceğiz. Ayrıca, Ghezzal ve Rebic’e şans verip onlardan kısa sürede verim alması da kadroya karşı herhangi bir önyargısının olmadığını gösteren donelerden biri. Beşiktaş yönetiminin içinde bulunduğumuz