Fenerbahçe uzun süreden beri yokluğunu çektiği ve özlemini duyduğu “winner” hoca yani büyük hoca transferini gerçekleştirdi. Bu hem kulüp içerisinde hem de taraftar içerisinde büyük yankı uyandırdı ve büyük bir umut pompaladı. Başarısızlıkla geçen 8 sezonun ardından bir başarı ve kupa abidesi olan hocanın açıklanması taraftarı son derece memnun etti. Jorge Jesus disiplinli ve karizmatik bir adam fakat biraz aksi ve kızgın bir yapıya sahip. Disiplinden kesinlikle ödün vermeyen bir teknik direktör ve yaptığı işe kimsenin müdahalesine izin vermeyen bir yapıya sahip. Ali Koç’un bu tutumlarını törpülemesi ya da tamamen ortadan kaldırması gerekiyor. Jorge jesus kesinlikle böyle bir şeye izin vermeyecektir ve işine karıştırmayacaktır. İmzayı attığı gibi önce tesisleri sonra da toplantı odalarını tamamen kazanma ambiyansının oluşturulmasını istedi ve duvarlara geçmiş şampiyonluklarının posterlerini bastırdı. Kazanmaya hala ne kadar aç olduğunu ve oyuncularına da bunu nasıl empoze ettiği çok açık olarak görülüyor. Fenerbahçe tesislerinde ki bu otorite açığını kesin olarak dolduracak bir isim ve yapı içerisinde ki çarpık oluşumlara kesinlikle izin vermeyecektir. Kazanırken aynı zamanda keyif veren bir futbol oynatan “JJ” tam da Fenerbahçe’nin istediği ve genlerine uygun bir hoca.
OYUN ANLAYIŞI
Takımlarının hep çok gol attığını görüyoruz. Kesin ve net bir oyun felsefesi var bu oyun felsefesi çok gol atma üzerinden işliyor. Defansif anlamda takımın tamamen kendi direktiflerine uymasını ama ofansif anlamda özelde ise kale önünde olan aksiyonları tamamen oyuncuların bireysel yeteneklerine bırakıyor. Bu yüzden ön alan oyuncularını genellikle topla ilişkisi iyi ve yüksek mesafe kat edebilme özelliği yüksek oyuncuları tercih ediyor. Genellikle faullü ve agresiflik düzeyi yüksek bir takım ortaya çıkarıyor. Sahanın her yerine basan tabiri caizse adam yiyen bir takım oluşturmak istiyor. Felsefesinin merkezde kalması kaydıyla birçok taktik dizilişi deniyor. Tek bir taktiğe odaklanan bir taktik fetişisti değil. Elinde k i oyuncu yapısına göre felsefesi aynı olmak kaydıyla bir taktik anlayış geliştirip uyguluyor. 4-2-3-1, 4-1-3-2, 4-4-2, 3-4-3 gibi dizilişleri kullandığını görüyoruz. Elinde ki oyuncu kadrosu hangisine uyum sağlıyorsa ona gör bir anlayış getiriyor ve uyguluyor. Fakat atak üzerine kurulu oyun anlayışı hiçbir zaman değişmiyor. Aynı zamanda elinde ki oyuncuları olduklarından birkaç seviye yüksek bir oyuncu haline getirmesi onun takdir edilecek özelliklerinden birisi. Onun çalışma yapısına uyum sağlamış ve söylediklerine kesin olarak saygı göstermiş her oyuncu bir üst seviyeye çıkıyor. Fenerbahçe özelinde böyle gelişmeyi bekleyen birçok oyuncu var bu durum hem JJ’e hem de Fenerbahçe’ye büyük yarar sağlayacaktır. Kim, Szalai, Arda, Rossi, Berisha ve Osayi gibi oyuncular bu duruma bir örnek. Bunun yanı sıra Şampiyonlar ligi ön elemesini en çok geçmeyi başaran hoca olması da Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi hasretini dindirebilir. Bu birlikteliğin her iki taraf içinde olumlu olduğunu ve mantıklı olduğunu düşünenlerdenim. Umarım hem Hoca’nın hem de takımın umutları bu birliktelik içinde büyür ve ortaya büyük bir başarı tablosu çıkartır.