Fenerbahçe sezonun ilk resmi ve ciddi maçını Polonya’da Dinamo Kiev’e karşı oynamış oldu.
İzleyenler için Jorge Jesus’un ne oynatacağı, oyun stilinin nasıl olacağı en az maçın sonucu kadar
merak konusuydu. Dün Jesus’un Fenerbahçe’si bu konuda önemli ipuçları verdi.
Fenerbahçe sahada 3-1-4-2 gibi dizildi. Top Fenerbahçe’deyken Arao stoperlerin arasına girip orayı
üçledi. Top rakipteykense Arao biraz daha önde karşılayıp İsmail Yüksek daha geri hatta oynadı.
Dönüşümlü oynadılar orayı. Top rakibe gelince Fenerbahçe stoperi beşleyip merkezi kalabalık
tutmaya çalıştı, bu plan rakip sete yerleşirken başarılı olsa da Kiev’in hızlı ve uzun toplarla çıkışlarında
pek işlemedi ve Kiev önemli pozisyonlar üretti. Özellikle ilk devrede rakibin kanatlarını çizgide
ortadaki dörtlünün iç ikilisi Rossi ve İrfan Can’a karşılatılan bir sekans var ki defansif özellikleri tartışılır
iki oyuncuyu rakibin kanatlarına vermek zaten bir handikap yaratırken arkadan cephe koşusu yapan
Kievliler güle oynaya şut pozisyonu yakaladılar. (Bunun bir benzerini geçen sezon Şampiyonlar
Ligi’nde Beşiktaş, Dortmund karşısında rakip kanatların savunmasını kendi savunma düzeyi düşük
kanat forvetlerine verince yaşamıştı ve oyunun hem skor hem oyun bakımından tek taraflı olmasının
bence en büyük sebebi buydu.) Son paslar ve vuruşlarda başarılı bir Dinamo Kiev olsa istenmeyen
sonuçlar olabilirdi. Sadece ilk devre değil maç boyunca savunmada iyi bir hissiyat vermedi
Fenerbahçe, orta sahayı her geçişinde tehlikeli bir Kiev vardı sahada. Alan parselleme konusunda
problemler fazla sarı lacivertlilerde.,
İkinci devre Fenerbahçe biraz daha kendine geldi, özellikle Rossi ve İrfan Can oyundan çıktıktan sonra
bambaşka bir Fenerbahçe izledik. 65’ten sonra Kiev savunmadan dahi çıkamadı. Fakat dikkatimi
çeken bir nokta vardı maçta: Normalde topu ezip sağına soluna bakan futbolculara oyun akıcılığını
azalttığı için iyi gözle bakmayız ama Fenerbahçe Arda oyuna girene kadar bunun eksikliğini çekti.
Çünkü paslarda hep bir panik havası söz konusuydu bir sakinleyip sağına soluna baksalar oyuncular
oysa çoğu pozisyonda bulabileceği opsiyonlar fazlasıyla vardı oysa. (Bu Dinamo Kiev için de geçerliydi)
Arda girince Fenerbahçe’nin dominantlığındaki artış biraz bundan sebep. Arda gerçekten özel
olduğunu her maçta hissettiriyor. Fakat kendisiyle alakalı ufak bir geliştirilmesi gereken tarafı var onu
da aşarsa bambaşka bir şeye evrilir: Hareket halindeyken verdiği paslarda, yaptığı aksiyonlarda vs
fiziksel denge sorunu yaşayabiliyor, ayağı zemine sağlam basmıyor. Bilhassa dripling halindeyken
verdiği paslarda vs isabeti düşebiliyor. Gerçi Arda bunu mutlaka en kısa çözecektir ama biraz buraya
dikkat çekmemin sebebi Türk futbolcuların çoğunun ayağının yere sağlam basmama mevzusundan
muzdarip oluşu, bu bizim oyuncularımızda kronikleşmiş gibi ve gerçekten dikkate değer bir detay
aslında.
Oyuncu değişiklikleri esnasında kenarda Bruma’yı görünce baya sevinmiştim ve rahatlamıştım çünkü
Dinamo Kiev’in kendi sağ tarafından savunmasının inanılmaz defolu olduğu barizdi. (Bence ikinci maç
buradaki zaaftan daha iyi şekilde faydalanılabilirse Saracoğlu’nda rahat tur atlar Fenerbahçe) Ancak
anlam veremediğim bir şekilde oyuna girdiği ilk 10 15 dakika Bruma Fenerbahçe’nin sağ tarafında
oynadı, yorulmuş Rossi ise soldaydı yani Kiev’in zayıf tarafı. Neyse ki Rossi oyundan çıkınca Bruma sol
tarafa alındı, zaten o dakikadan sonra Bruma da Fenerbahçe de hücumda çok daha etkiliydi.
Merak edilen bir diğer konu yeni transfer King’in performansıydı, King’i klasik çift santrfor şeklinde
oynattı yanında Valencia ile birlikte Jesus. Takıma tam alışamamış gibi bir izlenim verdi King. Öte
yandan Premier Lig’deyken maçlarını çokça takip ettiğim King’in Fenerbahçe’de tekli veya çiftli
santrfor oynayıp başarılı olabileceği ihtimalini düşük görüyorum (King’i beğenen bir izleyici olarak
söylüyorum) Sol kanat forvet, forvet arkası ya da serbest sahte 9 olarak Türkiye Ligi standartlarına
uydurulabilecek bir oyuncudur King gözümde. Eski dönemlerden örnek verecek olursak biraz Dirk Kuyt tarzı kullanılarak daha başarılı olabileceğini düşünüyorum. Zira Türkiye Ligi santrforda sırtı dönük
oynayabilen, pivot oyuncuları ister. King ise güçlü, zeki ve fiziğine göre dripling özelliği yüksek bir
oyuncu evet ama klasik santrfor oynatılırsa savunma arasında ezilir, dünkü gibi pasif kalma ihtimali
yüksek.
Yenilerden Arao ve İsmail dünkü maç özelinde gayet iyiydiler. Farklı tip takımlarla karşılaşınca
gösterecekleri performansları çokça merak ediyorum oyun repertuarlarını tam olarak anlama
bakımından. Osayi ve sonradan giren Tisserand da maçın yıldızlarındandı.
Temsilcimiz haftaya oynanacak rövanş öncesi skor dezavantajına düşmeyip önemli bir avantaj elde
etmiş oldu, Şükrü Saraçoğlu’ndaki maça kadar eksiklerini tatbik etmiş bir Fenerbahçe’nin içeride turu
atlama ihtimali çok yüksek. Yaşlı Kurt Jesus’un dokunuşlarını merakla bekliyor olacağız.